12 Eylül 2009

Hayat Aksın, Biz Büyüyelim....

Kendime hediye aldığım yüzük



Elimi tuttuğunda 2 günlüktü Defne… Tırnakları pembeydi, kılcal damarları görünecek kadar şeffaftı parmakları… Henüz avuçlarıyla tutmamıştı hayatı, yumuşacıktı elinin minik ayası… Bırakmadı baş parmağımı, kocaman kavradı… Bilge bir bakış attı… Herkes onun sadece bir meme yakınlığı kadar gördüğünü söylese de, bana doğru çevirdi yine de başını… Ve cevapladı içimden geçen soruyu… “Evet teyze, sende bu kadar küçüktün, aynı benim gibi”… Defne’nin gelişiyle hissettiğin tüm duyguların içinde, elimi tuttuğu an benim için en güzel andı.



Aradan uzun yıllar geçecek, Defne büyüyecek,
ama teyzesi Burcu bu anı ve hissettiklerini hiç bir zaman unutmayacaktı.


.....


O kadar küçükmüydük bizde… Sahi ne ara “büyüdük” böyle...

Anneme naz yapmak istiyorum şimdi de... Babam flörtleşsin benimle yine... Arkadaşlarımdan bazılarına kızdığım gibi saçını çekmek, çimdik atmak istiyorum hala… Haksızlığa uğrayınca bar bar ağlamak istiyorum bazen… Bazı günler fazladan sorumluluk binince üstüme, yüzümü aşağıya düşürüp, omuzlarımı kaldırıp “ı ıhh yapmıycam işte, bana ne” demek istiyorum... Bende restaurantta, arabada, böyle olmadık yerlerde “of sıkıldım bu ayakkabılardan” diyip fırlatmak istiyorum birini oraya, birini buraya… Beni kırmızı yanaklı yapacağını düşünerek domateslerin üzerine tuz döküp yuvarlamak istiyorum mideme, şimdilerde alerjim var demek yerine... Üstüm batınca, batmış olsun istiyorum. Çamaşır sepetini, ütü aletini bilmeyeyim istiyorum. Sonra, benden büyüklere abla, abi diye seslenebileyim, isimlerine beyefendi –hanımefendi gibi kibarlık çengeli tutturmayayım istiyorum.... Çikolata amca, çikolata getirsin yine her geldiğinde, büyüdük diye eli boş gelmesin istiyorum evimize... Bayramlıklarım olsun istiyorum benim yine, kat kat ispanyol eteği diksin annem ama tam yuvarlak açılsın böyle ben dönünce kendi çevremde... ve birileri şimdi de beni götürse yine Lunaparka... Elma şeker, pamuk şeker yiyebileyim kalorisini düşünmeden yüzümü batıra batıra... Ve kedileri o zaman olduğu gibi ayağımda sallayarak uyutabilirim diye sansam keşke, şimdi büyümüş olsam bile.....

Büyüyorum. Neye göre büyüdüğümü de bilmiyorum.

İçim hala çocuk aslında... Umut dolu, heyecanlı da çokça... İçimdeki çocuk ruhu hatırladığım zaman hep neşe kaplıyor içimi.... Çevremde herkesi çocuk olarak görüyorum sonra sıklıkla... Patronu, telefonda konuştuğum müşteriyi, apartman görevlisini, arkadaşlarımı, sokaktaki adamı... Çok rahatlatıyor bu beni... O zaman bir afacanlık geliyor üstüme... Çocuk kalbiyle seviyorum böyle düşündükçe... Ve gülümsediğimi farkediyorum onlara... Aslında ne kadar saf ve temiz olduğumuzu hatırlıyor belki de bu bana...

Bir yılın içinde birden çook doğum günü kutluyorum sonra ben... Bazen günde iki- üç kez kutladığım oluyor... An duruyor ben mutluluktan bir kare fotoğrafımı çekiyorum kendimin... Yeniden doğuyorum çünkü o an... İşte bu an diyorum, ne güzel, ne anlamlı, ne kadar içime işledi yaşadığım.... İşte bu an diyorum, nefes aldım şükürler olsun... İşte bu an diyorum, baksana şu güzelliğe, durdu zaman... ve bu an diyorum, evren bana bir supriz yapıyor, doğum günü hediyesi veriyor sanki... İçimden mumları üflüyorum sonra, zaman akmaya devam ediyor kaldığı yerden hayata...

Tesadüf bu ya, evren bugün bir hediye verdi yine şans eseri.... Ben bu satıra kadar yazımı yazmıştım... “Hadi sen gel” dedi “Çocuk yogası eğitimine katıl”... İçimdeki çocuk zıpladı, hopladı... " Bir sürü arkadaş mı?, oyun mu oynayacağız?, ağaç mı olacağız şimdi, kaplan, kobra, kedi mi bazen de?...” şahane diye bağırdı, Burcu görünüşte sessizdi ama sevinçten içi çığlıklar attı....

Bugün Benim doğum günüm... ve biraz daha büyüdüm bugün...
Yarın biraz daha büyüyeceğim ve sonunda kocaman bir kız çocuğu olacağım :)

Bu yazıyı buraya kadar okumuşsanız eğer, doğum günü dansıma eşlik etmenizi istiyorum. Benim için çok özel aşağıdaki şarkıyı paylaşmak istiyorum sizinle... Bu şarkıyı dinlediğim zaman hayatı izliyorum sanki, umut çoğalıyor ve kendimi akışa bırakıyorum... Şarkının sözleri pek önemli değil... Siz üzerine kendi sözlerinizi düşleyin. Gözlerinizi kapatın, düşünceyi bırakın, gülümseyin ve salının.



Bu güne özel dileğimi sadece benim dilemem yetmez, hepimiz hayata dair dileklerimizi birleştirelim... Hayat aksın, biz devam edelim ve büyüyelim beraber...

Mumları bugün izninizle hepimiz adına ben üfleyeceğim...
Çünkü Günün büyükü benim...:)




Üstümüze pasta dökmek serbesttir...
Balon patlatmak serbest,
zıplamak Çook serbest....
.
13 Eylül 2009