13 Ekim 2009

eksik HARF...



Orjinal ismi “la Disparition”... Türkçesi Kayboluş... 300 sayfalık kitapta 'e' harfi hiç kullanılmamış, yani tüm romanda bir harf eksik.... O da 'e'... ( bir harfin kullanılmadığı yazım tekniğine lipogram deniyor.) Fransızcada bolca yer alan "je", "et", "est" gibi ekleri düşününce, kitabın ana konusu dışında, yazım şekliyle de zekice bir kurgu ortaya çıkıyor.

Roman; Anton Vowl adlı kahramanın kayboluşunu polisiye bir kurguyla anlatıyor. Anton ile birlikte, dünyadan 'e' harfi de kayboluyor. Hikaye sizi sürüklerken, eğer kitabın bu özelliğini bilmiyorsanız 'e' harfinin noksanlığını bile hissetmiyorsunuz. İlginç olan şey ise, kitabın ilk eleştirisinde lipogramın farkına bile varılmamış olması... Yazar romanın lipogram özelliğini söyleyince, kitap bir daha değerlendirilmiş bu gözle...

Bir kayboluşun hikayesi bu... Kaybolabilmek için, kaybedebilinen birşey lazımdır. Bazen romandaki gibi bir kahraman kaybolur, bazen de tüm romanda kaybolan bir harftir, ama gözden kaçırılır.


Zaman zaman kayboluruz hepimiz... Kalın sesliler susar, ince sesliler incelir daha, büyük ünlüler küçüklere yol verir, yok olabilir büyük büyük çıkan geniş sesli harflerimiz... Bazen kendimiz bile duymayız konuştuğumuz sesleri, cümleler içimize akar sanki... Gündelik konuşmalarda yutarız "e’ harflerini... Hiçbiri zekice planlanmış değildir Yazar Georges Perec’in yazdığı Kayboluş romanında olduğu gibi...

Bazen gizli cümleler saklanır içimizde... Hikayelerimizi, anılarımızı ve bilinmeyen yönlerimizi taşır onlar... Tüm harfler tamamdır ama tam bir parça vardır o hep saklıdır yüreğimizin bir köşesinde, silinmez, durur belki de öylece....

Sanırım 'e' harfini kullanmadan bir roman yazmaya kalkışsaydım, en iyi Kayboluşu anlatabilirdim bende.. Kaybolmak içinde noksan birşeyi barındırır. İçinde S'e'vgi yazmayan bir roman, kayboluş olabilir bence...

Soğuk, ısının... Karanlık ışığın… Kötülük, iyiliğin noksanlığıdır…
Yoktur aslında tek başına... soğukta, karanlıkta, kötülükte ... (Einstein)

Georges Perec 'e' harfini kaybettiği bir roman yazdı. Fakat kitabın üstünde yer alan isminde fazlasıyla 'e' vardı. Ayrıca romanın içinde 'e' harfinin yokluğu zekice bir oyun gibi dursa da, okunuşta e sesi bolca duyulmaktaydı.

Kaybolmak geldiğin yolu unutmaktır bazen...

Bir gün kaybolursanız eğer,
isminize bakın…
İsminize, cisminize ama en çok yüreğinizin içine
Harita oradadır, gösterir yolu mutlaka size...

Hayatın içinde tüm harflere tutunun…
En çok ta e harfine tutunun bence…
Sesli, seslenerek tutunun…
Tutunun içinizdeki Sevgiye ....
ve birbirinize...

......

Çok acı var, dayanamıyorum cümlesinin içinde en azından kancasına tutunabileceğin bir “e” harfini aradı gözlerimiz hep... Fakat tüm cevapsız soruları, şaşkınlığımızı geride bırakma zamanı artık... Verdiğin karara saygı duyuyor, gittiğin yerde huzurlu olduğunu düşünerek avunuyoruz...
.
İsminde barındırdığın 'e' harfini biz hiç unutmuyor
ve seni sevmeye
hayat devam ettikçe,
devam ediyoruz Dicle. . .