
Not:Yerimiz sınırlıdır, lütfen randevu alınız.
Geçenlerde bir arkadaşımla sohbet ediyorduk. Bana gülümseyerek “o kadar çok kursa gidiyorum ki, sanırım hep kursiyer kalacağım” dediğinde, gülümsedim ben de ister istemez. Uygulama bambaşka birşey, hangimiz öğrendiğimiz bilgileri tam uyguluyoruz ki? Kim sonrasında takip ediyor doğru uygulandığını? Hangimiz kendi mutluluğunun uygulamalı tarifini verebilir peki? Bunu da geçtim, uygulamaya öğretecek olana, peki sen gerçekten Mutlu musun diye sormak gerekmez mi ?
Adım adım stres ile başa çıkamıyorum ben... 40 madde de sağlıklı yaşayamıyorum. Bunları gördükçe için için ” yapmayın, etmeyin” diyorum...Yapmayın gerçekten!
Bence metodlara bölünmüş hiçbirşey tam doğru değildir. İlaçlar bile insanlarda farklı tepkimeler gösterir. Sizin başınızın ağrısını kesen ilaç, beni kesmeyebilir.
Günlerdir bir türlü ulaşamıyorum kendime... Okuduğum kitap boynu bükük duruyor gündüzleri... Gece okurken, “dur ben bu uygulamayı sabah gün başlamadan bağıra bağıra söyleyeyim” diyorum. Gündüz oluyor, unutuyorum. Bir sonraki gece, “ben yarın en iyisi dürüstlük defteri yapayım, içimdekileri oraya yazıyım, sonra da onları pozitifleriyle değiştireyim” diyorum. O defter bir türlü alınmıyor. “Ben en iyisi yarın bir saat doğada yürüyeyim” diyorum. Yürürken koştuğumu hissediyorum. Duruyorum, düşüncelerim koşuyor bu sefer bankta oturmuş sadece karşımdaki ağaca bakarken ben. Televizyon başka, gazeteler başka bunaltıyor içimi... Mutlu haberler duymak istiyorum! “Seni çok seviyorum “ yazıyor bir kağıda Ağrı’da yaşayan 12 yaşındaki Meryem, öğretmeni bu notu görüyor. Bir kaç gün sonra babasının kalaşnikofu ile öldürüyor kendini... Ben çok ağlıyorum.
Hepimiz kendi içimizde nelerin döndüğünü biliyoruz. Hangi korkuların olduğunu, hangi hayal kırıklıklarının yaşandığını, nelerin bizi mutsuzlaştırdığını... Konuşuyoruz. Konuşurken, gözlerimiz dolarak güldüğümüz oluyor. Konuşma sonunda yine şükürler olsun diyoruz, sağlığa, dostluğumuza duacı oluyoruz. Ama birbirimize hiçbir method önermiyoruz. Tek gerçek olan şeyi yapıyoruz, yan yana duruyoruz. Birbirimizi sevgiyle "anlamayı" seçiyoruz. Ünlü psikiyatrist Irwin Yalom hastalarıyla ilk görüşmesinde sık sık onları anladığını, yaşadığı süreçlerin normal ve sağlıklı olduğunu söylermiş. Tüm yaşanan da bir süreç... Sağlıklı bir süreç.. Yaşanması gereken neyi ötelersek, karşımıza büyüyerek çıkıyor, büyüdükçe bunu çok daha iyi anlıyoruz..
Hangi büyüme acısız olur. Hangi büyüme 40 adımda özetlenebilir...
Veya hangi “uygulama” bir çocuğun büyüme sürecini hızlandırır, düşmeden, dizini yaralamadan..
Bırakırsınız
düşsün ki, öğrensin.
Ne düşmenin "uygulaması" öğretilir, ne de büyümenin...
Bir de sevmek öğretilmez işte..
O öylesine doğaldır ki, ancak yaşandığı zaman tanımlanır.
En son ne zaman içinizde kelebekler uçuştu da, minik bir kağıda “Seni çok seviyorum” yazdınız, gizlice verdiniz sevdiğinize... Benim uzun yıllar olmuştur böylesine gizlisini yapmayalı...
Ama şimdi, minik kağıtlara “seni çok seviyorum” yazacağım. Onun korkarak yazdığı o nottaki "sevgiyi "anlıyor" ve destekliyor olacağım böylece...
Günlerdir bir türlü ulaşamıyorum kendime... Okuduğum kitap boynu bükük duruyor gündüzleri... Gece okurken, “dur ben bu uygulamayı sabah gün başlamadan bağıra bağıra söyleyeyim” diyorum. Gündüz oluyor, unutuyorum. Bir sonraki gece, “ben yarın en iyisi dürüstlük defteri yapayım, içimdekileri oraya yazıyım, sonra da onları pozitifleriyle değiştireyim” diyorum. O defter bir türlü alınmıyor. “Ben en iyisi yarın bir saat doğada yürüyeyim” diyorum. Yürürken koştuğumu hissediyorum. Duruyorum, düşüncelerim koşuyor bu sefer bankta oturmuş sadece karşımdaki ağaca bakarken ben. Televizyon başka, gazeteler başka bunaltıyor içimi... Mutlu haberler duymak istiyorum! “Seni çok seviyorum “ yazıyor bir kağıda Ağrı’da yaşayan 12 yaşındaki Meryem, öğretmeni bu notu görüyor. Bir kaç gün sonra babasının kalaşnikofu ile öldürüyor kendini... Ben çok ağlıyorum.
Hepimiz kendi içimizde nelerin döndüğünü biliyoruz. Hangi korkuların olduğunu, hangi hayal kırıklıklarının yaşandığını, nelerin bizi mutsuzlaştırdığını... Konuşuyoruz. Konuşurken, gözlerimiz dolarak güldüğümüz oluyor. Konuşma sonunda yine şükürler olsun diyoruz, sağlığa, dostluğumuza duacı oluyoruz. Ama birbirimize hiçbir method önermiyoruz. Tek gerçek olan şeyi yapıyoruz, yan yana duruyoruz. Birbirimizi sevgiyle "anlamayı" seçiyoruz. Ünlü psikiyatrist Irwin Yalom hastalarıyla ilk görüşmesinde sık sık onları anladığını, yaşadığı süreçlerin normal ve sağlıklı olduğunu söylermiş. Tüm yaşanan da bir süreç... Sağlıklı bir süreç.. Yaşanması gereken neyi ötelersek, karşımıza büyüyerek çıkıyor, büyüdükçe bunu çok daha iyi anlıyoruz..
Hangi büyüme acısız olur. Hangi büyüme 40 adımda özetlenebilir...
Veya hangi “uygulama” bir çocuğun büyüme sürecini hızlandırır, düşmeden, dizini yaralamadan..
Bırakırsınız
düşsün ki, öğrensin.
Ne düşmenin "uygulaması" öğretilir, ne de büyümenin...
Bir de sevmek öğretilmez işte..
O öylesine doğaldır ki, ancak yaşandığı zaman tanımlanır.
En son ne zaman içinizde kelebekler uçuştu da, minik bir kağıda “Seni çok seviyorum” yazdınız, gizlice verdiniz sevdiğinize... Benim uzun yıllar olmuştur böylesine gizlisini yapmayalı...
Ama şimdi, minik kağıtlara “seni çok seviyorum” yazacağım. Onun korkarak yazdığı o nottaki "sevgiyi "anlıyor" ve destekliyor olacağım böylece...
.
Kocamın cebine gizlice koyacağım birini, birini arkadaşımın cüzdanının içine o görmeden iliştireceğim, diğerinin diğer arkadaşımın posta kutusuna zarfsız atacağım, sonra babamın gömleğinin cebine, annemin makyaj çekmecesine, ...... Söylemek yerine küçük notlar yazacağım bu sefer.
Siz de yazın, sevdiklerinize iliştirin notunuzu gizlice..
Hatta onlar da bence devam etsinler bu zincire..
12 yaşındaki Meryem’in utancından kendine kıydığı o not da
ulaşır belki böylece gerçek sahibine...
...
..
.
Mutluluğu bulmak için sevgiye ve sevdiklerinize yakın olun.
Tek formül budur.
.
-
Buraya kadar okuyup, bitirmiş olduğunuz “Uygulamalı” seminerimizin
katılım sertifikasına, sizin adınıza minicik bir not iliştirilmiştir.
>Buraya kadar okuyup, bitirmiş olduğunuz “Uygulamalı” seminerimizin
katılım sertifikasına, sizin adınıza minicik bir not iliştirilmiştir.