01 Haziran 2010

Bitirmek yada Başlamak...


Limon çekirdeğini, sivri ucu aşağıya gelecek gibi toprağa dikin diyor okuduğum sitede... Sivri ucu aşağıya doğru kök salar önce... Sonra boy verir limon, filizlenir... Ayrıca yüksek bir saksıya gömün diyor. Kökü diklemesine uzar ve sonra yayılır toprağa... Seviniyorum bu ince detayı öğrendiğime... Ben limon çekirdeklerini sadece toprağa gömmüştüm. İçlerinden iki tanesi filizlenmesi bu yüzdenmiş demek. Onların sivri uçları toprağa doğru köklenmiş şans eseri...

Limon çekirdeklerim toprağa sarılarak büyüyorlar şimdi... Uzun, büyük yapraklı çiçeklerimin arasında, tam da umudumu kestiğim bir zamanda, minicik saksılarından bana gülümsedikleri o anı unutamam... Şimdi her sabah kalktığımda bu güzel mucizeye tanıklık ediyorum.

Köklenmek ne kadar keyiflidir. Yaşadığınız yere köklenirsiniz, dostlarınıza, ailenize, sevgilinizin gözbebeklerine, yaptığınız işe... bağlanırsınız. Onlarla beslenirsiniz adeta, çoğalırsınız öyle... Susuz kaldığınızda yapraklarınız üzülür, çiçekleriniz solar bazen ama toprağa, köklerinize inancınızı hiç yitirmezsiniz aslında...


Çiçeklerimin topraklarını, saksılarını değiştirirken korkarım. Solmalarından, küsmelerinden, yeni yerlerini sevmeyeceklerinden korkarım. Ama toprak yenidir, saksı yenidir, kök onlardadır. İçimden “korkmayın” derim hep, “daha iyi olacak böylesi”.... Öyle de olur. Bir kaç gün yeni saksılarında durgun bir alışma devresini geçirirler, sonra yeni bir yaprak görünür gövdeden... Sevinirim...

Yıllar önce eğitim için İngiltereye gittiğimde bunu hissetmiştim. Ailemden, arkadaşlarımdan, evimden uzakta bir ben... Yabancı bir ülke... Bir bavul... Bir ay boyunca saksısı değişmiş çiçek gibiydim. Solmuyordum ama köklerimle yaşama sarılamıyordum da.... Öyle yaşıyordum. O zaman daha iyi anlamıştım. Herşey köklerimde gizliydi zaten... Tüm sevdiklerim benimleydi, onlar benim köklerimdi. Bunu öğrendikten sonra biraz daha büyüdüm ben....

Yeniden başlamak adına, bitirmenin sancısı çekiliyor her zaman... Köklerin hatırlatıyor seni, sevgini, sevdiklerini... Gitmek mi? Kalmak mı? Bitirmek mi? Başlamak mı? daha zor diye sorarlar ya... Aslında yaşamak en güzeli.... Yaşamayı becermek, ayakta dimdik.... Hatıralarına sahip olmak, onları özleyerek yok olmak yerine, varlıklarından keyif alarak devam etmek yaşamaya....

... Bir alışveriş merkezinde dolanırken, karşıdan bana doğru bir çocuk koşuyor. Sarılarak kucağıma atlıyor. Faruk bu... Kreşteki öğrencilerimden en haylaz olanı... Ama aklı fazla olduğu için haylaz... Derslerimizde hiç böyle bir sevgi gösterisi görmemiştim ondan, daha çok onu zaptetmeye çalıştığım anlar geliyor o an aklıma... Kucağımdan inmeden, annesiyle tanıştırıyor beni... Sonra biz annesiyle sohbet ederken, o kucağımdan iniyor ve scooterına binip, alışveriş merkezinin ara koridorlarında kendisine fazla gelen enerjisini boşaltıyor. Tam annesiyle vedalaşırken, bir ağlama sesiyle irkiliyoruz. Faruk scoterından düşmüş, yüzünden kanlar boşalıyor. Koşarak yanına gidiyoruz. Gözlerindeki yaşlar, yüzündeki kanlara bulaşıyor. Hemen yüzünü ıslak mendillerle siliyoruz, yarasına mendil basıyoruz. Ben hiç olmadığım kadar soğukkanlıyım ama içim titriyor bir yandan. Faruk’un elinden tutup, konuşuyorum onunla... Yüzünü silerken minicik bir yarası olduğunu, derste yaptığımız nefes oyunuyla sakin kalmasını söylüyorum. Faruk ağlamayı bırakıyor. Annesi sakinleşince, hemen en yakın sağlık ocağına gitmek üzere ayrılıyorlar. Aradan 4 gün geçiyor. O dört gün boyunca merak ediyorum onu... Bugün sabah kreşe derse gidiyorum... Faruk sınıfa girince, hemen nasıl olduğunu soruyor ve yarasına bakıyorum. Küçük bir bandajla halletmişler. “ Merak ettin mi beni öğretmenim” diyor. “ Etmez miyim “ diyorum. Dikiş atılmamış olması içimi rahatlatıyor... Tüm ders hep yanımda duruyor Faruk... Uslu, uyumlu, her oyuna katılıyor. Dersin sonunda, dinlenme pozunda yanıma yatmak istiyor. Terlediğini görüp, teri yarasına gelmesin diye alnını siliyorum. Dinlenme pozunda anlattığım tüm hikaye boyunca bana gülümsüyerek, sevgiyle bakıyor...

15 Haziranda miniklerim yoga sertifikalarını alacaklar. Sertifikalarının sonunda, çocuk yogası eğitimimin güzel sloganı “Sevgiyle paylaş, eğlen ve öğren” yazacak.

Hiçbirşey bitmez, hiçbir şey başlamaz, sadece herşey başka bir şekilde devam eder aslında.... Köklerimi nereye ekersem ekeyim, kalbimde o bakışın hatırasının hep kalacağını biliyorum. O bakış, bakışları, hepsinin güzel, saf, tertemiz sevgileri.... bana öğrettikleri....

Kökler yaşama dair bilgiyi, güzel anıları ve bizi ayakta tutacak sevgiyi taşır...
Ve ben köklerimi nereye ekersem ekeyim, bileceğim ki hepsi benimle...
Onları çok özleyeceğimi bilsem de,
sevgiyle paylaştığımızı, çok eğlendiğimizi ve öğretirken en çok kendimin öğrendiğini hatırlayıp,
sarılacağım köklerimle toprağa,
ve devam edeceğim yaşama- yaşamaya...

..
Brajeshwari.dd / 30.05.2010

..
bu yazıyı yazarken bu parçayı dinledim..

(winter song -Sara Bareilles & Ingrid Michaelson)
.
*Çocukların fotoğraflarının internette dolaşmasını etik olarak doğru bulmadığım için, yoga dersine girerken çıkardıkları minik ayakkabı ve terliklerinin fotoğrafını yazıma anı olsun diye koyuyorum.

7 yorum:

derra dedi ki...

''Sevgiyle paylaş, eğlen ve öğren'' harika bir farkındalık yazısı ,her zaman ki gibi :)

FUNdy dedi ki...

Resim konusundaki duyarliligin icin hem tebrik ediyorum seni hem de tesekkur ediyorum. Mukemmel bir betimleme olmus bu yazi... Senin gibi duyarli, guzel insanlarla dolsun hepimizin etrafi:))

beenmaya dedi ki...

"Hiçbirşey bitmez, hiçbir şey başlamaz, sadece herşey başka bir şekilde devam eder aslında"

her şey bu cümlede, bu tek cümlede saklı aslında. bunun farkına varabildiğimizde, gerçekten bunu görebildiğimizde başlamak ve bitmek, yenmek ve yenilmek, gitmek ve kalmak hiçbiri olmayacak. sadece biz ve içimizdeki hayat var olacak...

ne diyeyim harikasın yine...

Özgür turan dedi ki...

Yerim o minik terlikleri

Array! dedi ki...

Sevgili Brajeshwari,

Artık düzenli olarak ne blog okuyorum, ne blog yazıyorum. Neden bu hevessizlik bilmiyorum ama bugün bir iki post yazdım ve hep yaptığım gibi hemen senin sayfana geçip neler yazdığını okudum. Yorumumu da winter song dinleyerek yazıyorum. Bu kadar güzel bir yazı olabilir mi? Hele hele bu aralar aklımı inanılmaz meşgul eden solmamak ama kök de salamamak durumlarına ne kadar güzel oturdu yazın. Bir de bitirmeye çalışıtığım beni rahatsız eden bazı durumlar var. Onlar bitiyor mu yoksa yeni birşeye mi başlıyorum soruları ile.. Çok güzel çok güzel çok güzel bir yazı :) çok teşekkürler!!

sufi dedi ki...

Çocuk ayakkabılarını görünce postun başında önce onları kucaklamak geldi içimden."Köklerimizi taşıyan KÖKKAPLARI onlar" dedim içimden.Brajeshwari'nin talebelerinin ayakkabıları olmalı bunlar. Bakalım bugün bize neler anlatmışsın diye konuya girdiğimde, fotoğrafla köklerimizi bağlayışın büyüledi beni."Örtmenim ben de senin taleben olmak istiyoruuum. Hem de ayakkabılarımı çok düzgün koyarım kapına yemin olsun!"dedim ve en sıcak ellerimle sana sarıldım sevgilerimle, tontini.

Brajeshwari dedi ki...

derra
Çok güzel bir olumlama değil mi? :) Herşey sevgiyle... Öpüyorum seni Deryacim...


FUNdy
Çok teşekkür ederim. Ben hala yeterince duyarlı hissetmiyorum kendi aslında, köşelerimi törpülüyorum hala :)


beenmaya
Hiçbirşey bitmez, hiçbirşey başlamaz ve aslında hiçbirşeyde gerçekte yoktur :)
Sende harikasın Maya’m..


Özgür turan
Onlar da seni yiyebilir.:)

Array!

Hepsini kendimiz yaratiyoruz.Sonra da kendi kazdiğimiz kuyuya düşüyoruz. Ben herşeyin senin için harika olacağı inancimi koruyorum... Ara sira da olsa, uğra..:)


sufi
Bence sen benim öğrencim olma Sufi’m... İkimizde öğrenci olalım, oynayalım, sarılalım... :)Çok teşekkürler...