20 Ağustos 2013

Zaten Mükemmeliz...



Evi tertemiz yaptığımda, aslında hala temizlenmeyen yerleri gözüme çarpar. Perdeler yıkanmalı, kitaplık boşaltılıp, silinmeli, bardaklar çamaşır suyuna konmalı… Fakat bunun sonu yoktur, temizliğin yapılan kadarı o gün için yeterlidir.

Yer yer kendi içimi de böyle hissederim. 

Çağımızın hastalığı her şeyin mükemmel olmasını istemek belki… Mükemmellik için kendini yiyenlerle dolu çevrem. Onlardan biri de benim… Yaptığım en iyi işlerde bile hep bir tamamlanmamışlık hissiyle kıvranan ben… İyi bir iltifat aldığımda “gerçekten mi” diye soran, sonrasında “aslında…” diye başlayan işin daha mükemmel olması için aklımdan geçenleri anlatan yine ben!

Öğreniyorum..  
       Let it go… 
Affediyorum kendimi… 
      Yapamadığımı sandıklarımla kendime verdiğim eziyetten dolayı…
Özür diliyorum...
      Mükemmellik kaygımın ucunun dokunabileceği insanlara yaptıklarımdan dolayı…

Hafiflemeye başladım. Neyse her şey olması gerektiği gibi...

Sen, ben, hepimiz mükemmel olmaya çalışmamalıydık. 
Zaten mükemmel olduğumuzun farkına varmalıydık.

Bugün bisikletle Eymir’e gittik. 
   Doğa…  
    Ağaçlar… 
     Çam kokusu…  
         Yüzümü okşayan rüzgar… 
           Tam tükendiğimi düşündüğümde tekrar bacaklarıma yüklenen güç… 
              Nefes nefese kaldığım bir yokuşun sonundan aşağıya doğru boşta gitmek… 
                Yüreğim sanki tüm bunlardan sonra boş yerler açtı içinde… 
                      Kaç kez keyiften “ohh bee” dediğimi hatırlamıyorum.

Sonra evime geldim. 
    Sıcacık bir çay… 
       Yanımda gorgorlayan kedim… 
          Annemin yaptığı dolapta duran yemek… 
             Sabah yıkadığım çamaşırların mis kokusu… 
                                           Ohh be…

Sağlığımız… Nefes alışımız… Yarının yeni bir gün olacağının heyecanı… Ohh be…

Neye sahipsek, ne yaşamışsak, ne kadarını yapabilmişsek ohh bee…

Güzel anılara, dostluklara, gidenlere, kalanlara ohh bee…

Diyor ki, öğrenci hazırsa hocasını bulur.

Öğrenci hazır, hoca sevgi… 
hep sevgi...


Öğreneceğimiz daha çok şey var…
Çok sevin, çok sevilin dilerim....:)

Brajeshwari dd 20.08.2013


Aşka dair konuşursan, gerisini sen tamamla...

6 yorum:

Handan Demiralp dedi ki...

Tam zamanlı blue moon yazısı, varlığına sağlık:)

Çiğdem Atabey dedi ki...

pek güzel olmuş, ohh beee....
Bu arada haftaya yeni eve taşınıyoruz, Çarşı'yı götürmekle ilgili ikilemdeyiz; önereceğin bişey var mı?

cinar dedi ki...

hakkaten de oh be, arasıra boşverip rahatlamak lazım orası kesin ama ben de bir "mükemmelliytçi" olarak her zaman yapamıyorum. bu arada sana bir e-posta yazmıştım sevgili Brajeshwari, bakarsan sevinirim :)

berrin dedi ki...

bu yazıyı sevdim
daha sık yazmalısın:))

crispy dedi ki...

Burcu okumak iyi geldi.Ben de birileri yaptığım bir şeylerden iyi bir şekilde bahsedince ''gerçekten mi''sorusunu soruyorum,soruyordum.Şimdi biraz boşvermişlik mi dersin bilemem ama ''olduğu kadar''moduna geçtim.Kendimi daha huzurlu hissettiriyor şimdilik

Evren dedi ki...

oh beeee ;)