01 Ekim 2014

Gökyüzünü solumak



Şarkıların peşine takılıp gidiyorum son zamanlarda…

Aynı yoga derslerinde nefesin peşine takılmam gibi… Aldığım nefesi izlerken inanılmaz keyif alıyorum. Nereye gittiğini, vardığını, o an hangi duygumla karşılaştığımı görmek, sonra ben istemeden bir noktadan geriye dönüşündeki rahatlamayı, adım adım azalırken hafiflemeyi izlemeyi seviyorum. Bir noktadan sonra kalbime dolan,  göğüs kafesi genişleten nefesin oradan alıp alıp, temizleyerek kalbimde açtığı odacıklarda dolanmaya başlıyorum ferahlayarak… Yüzümde bir gülümseme, nefes tekrar doluyor içime…

Aslında hayatta biraz böyle değil mi? Geldiği gibi gidiyor bir şekilde… Nefesini ne kadar tutabilirsin? Hayatı da işte o kadar tutabiliyorsun. Sevdiğin insanlar  gidiyor, sevdiğin dostlar değişiyor, duygular, aşklar, üzüntüler… Geçiyor işte, tut tutabildiğince, becerebilirsen…

Akışta olmak, akmak… Hayatla akmak, nefesle akmak mümkün mü? Sözümüze koyduğumuz her şeyi yapabilseydik keşke… Bazen sırtımda bir noktaya dolarken duruyor nefes ritmim… Orada bir şey var sanki… Biliyorum. Tutmamaya çalışmak o nefesi, çalışmak oluyor. Çaba gerçekten bazen zorlama bir eyleme dönüşebildiği için her tür çabaya karşı olduğumu biliyorum. Çabanın yerini farkında olmak aldığında olana daha sevgi dolu yaklaşmaya ve anlamaya başlıyorsun. Uzun, derin nefeslerimin içine anlayış ve ferahlık kattığımda sırtımdan akmaya başlıyor nefes… Tüm omurgam boyunca nefesimin gittiğini görüyorum. Belim, belimin ortası gevşemeye başlıyor böylesine bir dokunuşla… Nefesimi verdiğimde ise, sanki kafamın üzerinde omurgam hattım boyunca bir delik var da, o delikten evrene süzülüyor sırtımda duran o tık usul usul… Evren alıp onu dağıtıyor yavaş yavaş… Evren dönüştürüyor. Bırakıyorum.

Ne kadar bırakabiliyoruz? Şu bardağı tut ama sakın düşürme desem, tereddütsüz hemen tutup dikkat ederiz de, al şu bardağı yere bırak kırılsın desek binlerce düşünce geçer içimizden.. Bırak kırılsın. Bırak gitsin. Bırak kontrol etmeyi… Bırak elinden kayışında olacakları düşünmeyi… Nefesini bile tutamazsın unutma…

Nefes her an çok öğretici oluyor bana… Nefes alırken doğanın nefesini hissediyorum. Ağaçların, denizin ve bulutların sıklıkla… O kadar güzel eşleşiyoruz ki bir an da… Beraber nefes almaya başlıyoruz sanki… Ben, sen ve doğa hiç kopmamışız gibi, koparılmamışız beraberiz aslında…

Kemiklerinin içine doldurabilir misin nefesini?
Gökyüzünü soluyabilir misin?
Tüm varlığınla nefes alıp verebilir misin?
Sormadım say, çünkü öyle…

Gökyüzü içine dolsun, dalları yaprakları hisset gövdende…

Nefes al, nefes ver… Nefes al, nefes ver… ... ... ....



4 yorum:

dick laurent dedi ki...

nefes alıp verdiğini hissettikçe ve zamanla o aldığı nefesin kendisi olur insan, hava olur, bir kez hava olduğunda ise, artık ondan herşey olur.. müzik ve yazı çok güzeldi, esinlenince, esinleniverdim, teşekkürler..

Unknown dedi ki...

Nefeslerle birlikte, insanları da al o güzel hayatına - @erayyat

Nur Üçgün dedi ki...

nette nehirler gece daha mı yavaş akar diye araştırırken sizin blog çıktı karşıma yazılarınızı okudum çok akıcı !en son bu yazıyı yazmışsınız galiba lütfen yazın nefes alır gibi ..nefesi bayadır içinizde tutmuşsunuz bırakın çıksın evrene :)) sevgiler

gnlgl dedi ki...

Neden yazmıyorsunuz artık?