Hızlı mı yürüdüm ki bütün yıl, unutmak değil hatırlamak ve öğrenmekti kaygım oysa.. Hızlı yürürken ve yürürken ben geçtiğim yollarda, düşündüklerimi toplayamam da şimdi.. Neler düştü düşüncelerimden o yollara acaba.. Ne düşünce baloncukları havada asılı kaldı.. Sonra bağırdı arkamdan “heyyy şaşkın !! beni unuttun ”
Hızlı mı yürüdüm tüm yıl… Bu üstümdeki yorgunlukta ondan mı acaba… Gecem ile gündüzüm, uykumla sabahın arasında hiçbir çizgi yok, birinden diğerine geçiyorum.. Sonra işe gidiyorum, yapılacaklar, aranacaklar, tasarlanacaklar, ödenecekler, bilgisayarda koşarcasına bitirilecekler, tüm bunların arasına iki yudumda içilen kahve molalı sosyalleşmeler, yemeği sipariş ederken aynı hızla hesabı da istediğimiz bir saatlik yemek buluşmaları… Sonra gece vakti trafikte eve varma yarışı, evde bitmeyen işler, izlemek istediğim kapağını açmaya zaman bulamadığım dvdlerim - biriken başucu kitaplarım ve yorgun uykularım… Yurtdışında yaşayan bir arkadaşımla konuştum geçen gün…”Görüşmeyeli neler yaptın” diye sorduğunda hızlıya alınmış şekilde kendimi gördüm bu döngünün içinde…”iyiyim” diyebildim sadece…
İyimiydim….Sanırım evet… Tüm bu süreçlerde hayatımdaki herşey yerli yerindeydi.. İşlerimi bitirmiş.. Bir karınca misali çalışmıştım.. Ters giden bir şey yoktu gözümde … İyiydim.. İyi olmak için herşeyin düzenli olması gerektiği düşüncemden di belki de iyi oluşum…
Ve sonra tüm bu koşuşturmada bilinçsizce unuttuğum şeyi algıladım birden… Ben, şahsen Kendimi… Kendimi unutmak için hızlıca yürümüştüm işte.. Sonbahar olmuş yaprakları eze eze, kar yağmış kaya kaya , rüzgar esmiş uça uça yürümüştüm.. Sonra sıcaklar başlamış.. Yürümek o hızla becerebilecek birşey olmamaya başlamıştı.. Bu sıcaklarda aynı tempoyu bünyem kaldıramadığından “güneş geçti başıma” diye diye baygın, mide bulantılarıyla bile koşmaya devam etmiştim.. Sonra hava koşullarının yürümemi yavaşlattığı bir an kafama dank edip, kendimi hatırlamış oldum..
Öyle hızlıca geçmişim ki günleri, şaşkın bir şekilde “Kendim, ben, et ve kemik, ruh ve beden .. burdayım.. Şu an dayım… Dur “ diyebilmiştim kendime …Ve durdum..
Hava çok sıcak, ben içimdeki gölge ve serinlikte durdum şimdi… Başım hala dönmekte…Unuttuğum kendim yürümek dahi istemiyor.. Durup dinlenmek, dinlemek istiyor kendini sadece.. Deniz istiyor.. Serin ve iyot kokulu…Manzara istiyor gönlüm, uçsuz ve mavi.. Taşların arasından kayan köpüklerin ve denize giren çocukların mutlu seslerini duymak istiyor kulaklarım, gözlerim kapalı tebessüm ederken ben… Ayaklarım, göme göme basacağı sıcak kumları özlüyor.. Yüzüm, cildim tuzlu sularda yenilenmek…. Gözlerim ögle uykuları… Ruhum dinlenmek istiyor… Okuduklarımı düşünüp, gülümseyeceğim zamanları hatırlamak istiyor aklım… Sırt üstü suda yatıp, yer çekimini unutmak istiyor bedenim…Güneşin gözü kör eden ışıltısında, gözlerimi kapatıp içime dönmek istiyor içim… Arınmak için, yenilenmek için deniz istiyor ben…
Deniz, güneş ışıklarını koynuna alır ve o ışıklardan hayaller yaratır... Aslında melekler danseder yakamozlarında…. İçi hayat dolu, dışı huzurlu, neler saklar bilinmez.. Nehirler içine akar, hayatlar verir o ama o hiçbirine ait değildir aslında…Balıkçıların gerçek aşkıdır o, sır tutar, sever, besler.. Limanları vardır sessiz ve güvenli, …Bazen hırçın ve dalgalıdır… Sonsuzdur baktığınızda kendinize daldığınız... Deniz hayat gibidir mutluğun mavi olduğunu hatırlatan ama içine girdiğinizde mavinin yanılsamasına düştüğünüz…Ve yeniden doğuş gibidir deniz.. İçinde olmanızın yeterli olduğu, biriktirdiğiniz herşeyi içine alıp sizi ve ruhunuzu hafifleten - hatırlamak ve öğrenmek için tekrar adımlar atmayı öğreten…. Yıkayan, arındıran, temizleyen...
Deniz istiyorum… Tüm kış unuttuğum ben, şahsen kendim sayıklaya sayıklaya deniz istiyorum…Yenilenmek, yeniden başlamak için, kendimi hatırlamanın hediyesi ve asla bir daha bu kadar unutmamanın sözüyle deniz istiyorum mavi gökyüzüne ve bulutlara dala dala...
<')))><
1 yorum:
Brajabanita said...
Sevgili Brajeswari,
Deniz eminim sana iyi gelecektir ama icindeki sonsuz okyanusu talep et, arinma orda, huzur orda, dinlenme orda ....seni seviyorum az kaldi iyi gidiyorsun biraz daha sabir
02 Ağustos 2007 Perşembe 07:54
berrin said...
burcucum
sanki tatile ihtiyacın varmış gibi..çok az tatil yapabilen biri olarak seni anlıyorum...bazı zamanlar rüyamda deniz görüyorum...deniz kokusu duyarak uyanıyorum... şarj olmak lazımmm
02 Ağustos 2007 Perşembe 08:08
Fatih Mika said...
Sevgili Burcu,
Bir isim nedeni ile denize gidip gitmemekte kararsizdim. Yazini okuduktan sonra Cumartesi gunu ben de denize gitmeye karar verdim.
Bu arada bir kac yorumu atladim, sifremi unutmusum. Ben sifremi bile aklimda tutamaz ve sizleri yeni yeni tanirken bir muddet daha onceki isimlerinizle yazisacagim. Kusura bakmayin.
02 Ağustos 2007 Perşembe 14:49
Burcu / Brajeshwari said...
Fatih
rahat ol..içinden nasil geliyorsa oyle hitap etmeni isterim..Hepimiz çift isimli kızıldereli gibiyiz gözünüzde:)Bir süre sonra ruhani ismimize alişacaginizi biliyorum.. Çünkü benden sonra bir kaç zamana kadar İrem (İndrani) ve Selen (Subhankari) de aramızda olacak..
bunlar muhim degil.. yeterki sifreni kaybetme...:)
sevgiler
02 Ağustos 2007 Perşembe 17:17
Nilambara said...
sanki kendi duygu ve düşüncelerimi okudum senin kaleminden :)
ben de deniz istiyorum, bozkırda doğup bozkırda büyümüş te olsam denizin sadece kokusunu almayı bile özlüyorum, sırt üstü uzanıp kımıldamadan denizin kıpırtısına kendimi bırakıp, gökyüzünü seyre dalmak istiyorum...
Sevgili Brajeshwari, birdahaki iş seyahatimde kesinlikle birlikte gidiyoruz... tamam kabul beden müthiş yoruluyor benim tempolarımda ama inan ruhum yola çıkmakla, o kocaman gökyüzünü yol boyu seyretmekle, ağaçları saymakla, dağları beton yığını olmadan doya doya seyretmekle bile dinleniyor...
seb hazır ol her an yola çıkabiliriz ;)
04 Ağustos 2007 Cumartesi 21:41
Selen said...
Biliyor musunuz aslında böyle de güzel oluyomuş... Yani bir süre yok olup, dönüşte birikmiş yazıları okumak... Evet, gerçekten uzun zamandır deniz diye sayıklıyorsun Brajeshwari, ama şu an biliyorum ki iki gün sonra gidiyorsun o çok özlediğin denize... Bugün kahve sohbetimizde gördüm gözlerinin ışıldadığını, deniz vardı sanki gözlerinde... Selam söyle bizden de oralara ve burada seni bekliyor olacağımızı unutma...
11 Ağustos 2007 Cumartesi 02:54
Yorum Gönder