
“
Dünyanın dört bir yanından 26 bilim adamı, 10 Eylül’de Avrupa Nükleer Araştırma Örgütü’nde büyük bir patlama gerçekleştirecek. Yapılacak bu deneyle evrenin nasıl oluştuğu açıklığa kavuşacak. Yani, bugün sadece yüzde 4’ü tanımlanan kainatın geri kalan sırrı çözülmüş olacak.... İsviçre’de 10 Eylül’de yapılacak deneyle ilgili birtakım kuşkular da ortaya atılıyor. Hatta Dan Brown, Melekler ve Şeytanlar kitabında büyük patlama olursa dünyayı içine çekecek büyük bir kara delik meydana geleceği iddiasında bulunuyor. Kainatın oluşumuyla ilgili "büyük patlama" teorisini doğrulayabileceği düşünülen deneye itiraz edenler, Fransa-İsviçre sınırındaki CERN laboratuvarının kapatılmasını istiyor. Mini kara deliklerin, bilinen en tehlikeli nesneler olabileceğini" söyleyen Alman bilim adamı Goritschnig, deneye katılan 26 fizikçinin "ateşle oynadığını" iddia ediyor... "
Ben olur ya, son kez yazayım istedim.. Bugun varız –Yarın olmayabiliriz ne belli.. (Ateşle oynayan bilimadamlarına sevgilerimle...) ___________________

Öğrendik ki, balıkçıların kuruyan elleri için üretilen el kremlerini test etmekten başka birşey daha yapıyormuş İsviçreli bilimadamları.. Kainatın oluşumu deneyi... Türkiyeden de 2 bilimadamı bu deney için orada olacakmış. Ne hoş, gurur duydunuz mu? Bu 2 türk bilimadamının laz uşakları olması ihtimalini düşünüyor bir yanım.. Ama susuyorum.. Bu “laz uşakları” kısmına Berrin alınır diye çok irdelemiyorum.. Yoksa çok altan alta dalga gecesim var bununla ama..
*
Ateşle oynayan bilimadamları, bizim yerimize de oynayadursunlar hayatımızla.. Deney büyük ne de olsa ..Umarım öğrendikleri şey, benim hayatıma da iyi etkilerde bulunur diye umuyorum... Daha büyük düşünemeden, bunu deme bencilliğini gösteriyorum affınıza sığınarak...
*
Dünyada olup bitenlerle ilgimi son 3 yıldır minumuma indirdim.. Bunların hepsi oyun geliyor artık bana...Televizyonlar ve gazeteler bize bilmemiz gerekenleri gösteriyor kendilerince.. İstemiyorum bilmek.. İyi ve güzel haberler almak istiyorum aslında... Ama, İngilterede sadece iyi haberlerin verildiği bir gazetenin iki ay içinde tiraj yetersizliğinden kapatılması gibi, biliyorum ki hiçbir zaman iyi ve güzel olan şeyler haber olmayacak..
*
Bu deney sonrası, karadeliklerin oluşması yerine supriz birşey olsa.. Hayat daha kolaylaşsa mesala.. Trafik olmasa, hormonsuz yesek tüm gıdaları sonra, savaşlar bitse, kazançlar eşitlense, ağaçlar korunması gereken varlıklar olsa, sokakta hayvanlar eziyet görmese, çocuklar ölmese savaşlarda, sınıflar ve sınırlar olmasa dünya üzerinde ve insanlar biraz daha gülümser olsa sokaklarda..... Olmayacak bunlar tabi ki, adı altında Deney bu... Deney, birşeyin sonucunu tam bilmeyen “bilimadamı” kimliklerinin, o şeyi onlardan daha az bilenlerin yararına, deney sonunda konu hakkında eldeki verilerden daha çok şey bilineceğini sanma ve sonuca yaklaşma adına yapılan kurcalama eylemidir bence... Sonuç yine konu hakkındaki son noktada olmayabilir.. O zaman “denedik” denir.. Yarattıkları bigbang’ı sorgulayamadan, biz de göçer gideriz.. Gerçi bunu diyorum ama, hepimiz kendimize yaptığımız deneylerle bu 26 bilimadamının yapacaklarından çok farkli şeyler yapmıyoruz dünyaya ve yaşadığımız hayata...
*
Yanılsamalar dünyasında yaşıyoruz.. Oyun sandığımızdan da büyük... İster istemez, oyunun parçasıyız hepimiz.. Deneyinde parçasıyız .. Sahte kimliklerimize her gün bir yenisini eklerken, kendi oyunumuzdaki yerimizi sağlamlaştırıyoruz sanıyoruz belki de... Kazanıyoruz veya kaybediyoruz... Bazen kurtarıcıyız,
bazen savaşı kazanmış bir şovalye, bazen yalnız ama yıkılmaz adam, bazen yarışı kazanmış bir şampiyonuz... Bazen de yıkıntılarımızdan doğuyoruz tekrar... Sonra Fransız filmlerindeki gibi gri ve ağır aksak ilerliyor depresyonumuz.... Ama esas rol hep bizim, yanımızdakiler ise yardımcı rollerde... Ve dönem dönem yeni oyuncular sokuyoruz oyunumuza... Onları bizim istediğimiz gibi oynatıyoruz hayatımızda.. Kimlikler veriyor, kimliklerinin gereğini bekliyoruz.. Suflörümüz ise hiç değişmiyor....Egomuz.....
*
Bu arada içerde de bir sürü şey oluyor.. Ateşle oynayan bilimadamları gibi, bizde kendimizi ateşlere atıyor, ateşlerden kurtarıyoruz... İçimizdeki benliğimize dair karadeliği keşfetmek için belki de... Deneyler yapıyor, deneyler üretiyor kendimizce sonuçlara varıyoruz... Yeni bilinmezlerimize, bilinir bir noktadan yaklaşıyoruz sanıyoruz..
*
10 eylül’e az kaldı.. Ne olur bilmiyorum..Yazmak istediklerim bunlar değildi, her zamanki gibi elim gitti...
*
Yarın sabah yogaya gideceğim.. En sevdiğim Pazar aktivitem... Son kez yapmış olurum böylece giderayak... Sonra annem ve babama uğrarım diyorum.. Bir görmek lazım onları da... Akşama Güçlüye iyi bir yemek hazırlarım. Hissettirmeyeyim ona bu arada "neden bu akşam bu kadar mükellef bir sofra" dediğinde bana.. Kimseye küskün değilim neyse ki... Buna seviniyorum... Hem karadeliğin yutmayacağı kimse kalmayacağı için, küskünlüklerde boşuna bu durumda... Ama Pazartesi birkaç sevdiğim insanla buluşup, sarılmalıyım onlara... Belki sonra tek başıma kahve içerim son kez ağız tadıyla.. Son günler, böyle güzel sonlarla dolar geçer..
*
10 Eylül Çarşamba günü uyandığımda, yorganın altında beklerim sanırım dışarıdan gelen seslere dikkat kesilip.... Eğer herşey yolunda görünürse, kalkar, güne devam ederim... Bugün de kara delik yutmadı bizi ne güzel diyerek... Ama bunu en unuttuğum anda, gerçekleşecek her tür anormal durumda, İsviçreye yolladığımız bilimadamlarına söyleneceğimi bilmelerini isterim..
*
Brajeshwari 07.09.2008 / Son 3 gün
*
Neden Eylül bu kadar ağır ve zor olaylara gebe oluyor ki...
11 Eylül ABD World Trade Center terorist saldırısı sonra 12 Eylül ihtilali.. Bu arada 12 Eylül'de Annem ve Babam evlenmiş (Babam bu yazıyı okusaydı, bunu da saymamı isterdi annemle dalga geçerek diye not düştüm)
10 Eylülde deney sonucu oluşacak minik kara delikler dünyayı yutacaksa ve biz gidiyorsak topluca, gözüm arkada gidiyorum, bilesiniz... Bir kaç gün bekleseydiniz, hani bari "mubarek " Ramazan bitseydi... Çocuklar okula alışsaydı... Bir bayram tatili yapsaydık.. 13 Eylülde benim Doğum günüm ya...!!! Bi kutlayamayacak mıyım sizin yüzünüzden ağız tadıyla... aaaAaaa ...!