Günlerdir
gündemde olan başlıkları saysam, herhalde unuttuğum olur. Geçen ay direnişte
kaybettiğimiz genç çocukların yasını tutmamız gerekirken, her gün önümüze yeni bir
gündem yuvarlanıyor. Twitter'da başlatılan
#cevapver etiketi altında yer alan sorulara, her geçen gün yenisi ekleniyor.
Cevapları bekleye duralım, yeni sorular, yeni konular, yeni acılar üst üste…
İnsanın bir sürü sorusu
olunca içi şişer, hırçınlaşır, öfkelenir. Sorunun cevaplanmayacağını bilmesi de
çileden çıkarır insanı… Soran, sorgulayan, farkındalık yaratan, unutturmayan,
konuyla ilgili mizah gücünü kullanan herkesi okuyor, takdir ediyorum. Fakat ben
artık gündemi en az ilk gün olduğu gibi yakından takip etsem de, eskisi kadar
aktif değilim.
Niye?
Bugün hamilelerle ilgili
yazılanları okudum. (Çirkin şeyler
doldurup, bloğun enerjisini bozmamak gayesiyle linkini buraya koymuyorum,
görmüşsünüzdür veya arayıp bulabilirsiniz) Dünün öfkelendiğim konusu
geçmemişti daha... Lobna’yı düşünüyor, Berkin’e dua ediyor, Ethem’in çocuğuna
aklıma gidiyor, Lice kütüphanesine ne yollayabilirim diye kütüphaneme göz atıyor, tecavüze uğrayan engelli kızın hislerini yüreğimde dindirmeye
çalışıyordum. Ara ara gözlerim ağaçlara takılıyordu. Ne güzellerdi.
Her şey hakkında sorulacak,
söylenecek çok şey vardı. Bugünün gündemi, bir kadının kutsallığından
bahsedebilirdiniz. Dediklerinizi anlamaları için çırpınabilirdiniz.
Hamileyken çekilmiş, göbeğiniz açıkta fotoğraflar yayınlayabilirdiniz.
Twitter’da konuyu anlamayan ayıpçı kesime “Pardon,
sizi Meryem Ana mı doğurdu?” diyebilirdiniz…
O kadar çok şey yaşadık
ve o kadar çok şey dedik ki, söylenmeyen bir şey kalmadı sanki...
Neyse ki, oyunu görüyoruz
artık.. Farkındalığımız yükseldi. Fakat hala öfkelenmemiz, kızmamız çok kolay….
Öfke eski bir enerji... Öfkeyi bırakmalı... Öfkeyi seçmemeli....
Şimdi değişelim diyoruz ya…
Değişelim…
Bu oyuna katılmayalım, eski enerjiyi öfkeyi, kızgınlığı bırakalım.
Bırakalım oyunu… Onlar oyunu oynasın. Uzaktan bakalım sadece… Konuyla
ilgilensek bile enerjimizi, onlara, düşüncelerine, sapkınlıklarına vermeyelim,
büyütmeyelim o enerjiyi…
TV izlemeyi bıraktım. Bol bol yoga yapıyorum. Dua ediyorum sonra... Işık yolluyorum aklıma
geldikçe onlar,... tekrar konuşmayı öğrenen Lobna'ya, uyanmasını beklediğim kara gözlü Berkin'e, tanımasam da gülüşünde çok özlediğim bir şey olan Ali'ciğe, aklımdan görüntüsü gitmeyen Ethem'e, babasını özleyen Ethem'in kızına, uyanıp annesini görünce ağlayan, beni de mutluluktan ağlatan Ali Tombul'a, ...
Ağız dolusu iletiler yazmak
yerine, sevdiklerimle konuşuyorum. Paylaşarak sakinleştiriyorum içimi... Şükrediyorum sonra, daha çok teşekkür
ediyorum sözlerimde... Gidenlere, yeniye, gelecek olanın hayırlı olduğuna inanarak teslim
oluyorum akışa… Gülümsemeye çalışıyorum, asansörde, derslerde
insanlara... Sabahları doğada yürüyüşler yapıyorum. Ağaçların, doğanın,
adım atmanın, aldığım nefesin ne kadar değerli olduğunu hissediyorum...
İçimi temizlemeye çalışıyorum. En iyi direnişin, "kalbi temiz tutmak"
olduğunu hatırlaya hatırlaya...
Bugün, şimdi, çok söz söylemek yerine, hamileliklerine
şahit olduğum canım arkadaşlarımı, doğumlarını fotoğrafladığım güzel kadınları
ve onların güzel kuzularını düşünüp, sevgimi yolluyorum.
#direnhamile yerine, "diren" kelimesini gördüğüm her yere #sevgi koyuyorum.
#direnhamile yerine, "diren" kelimesini gördüğüm her yere #sevgi koyuyorum.
Gündem ne olursa olsun, onlar ne derse desin,
bizim tersine iyiyi, güzeli beslememiz gerekiyor.
Bir'lik, aynı şeye kızarak değil, aynı şeyi sevip büyüterek oluşur.
bizim tersine iyiyi, güzeli beslememiz gerekiyor.
Bir'lik, aynı şeye kızarak değil, aynı şeyi sevip büyüterek oluşur.
Biz Bir’iz…
Sevmeye ve sevgiyi çoğaltmaya devam....
Hadi şimdi, kalbine bak ve
içine bolca sevgi doldur.
Brajeshwari dd. -26/7/2013
Brajeshwari dd. -26/7/2013
4 yorum:
kalbini temiz tut yeter derdi teyzem, hafızdı, dilimin dönmediği Arapça duaları ezberlemeye çalıştığım yıllardı, sanırdım ki o dilde teşekkür edip, dua etmezsem eksik kalır... oysa geçerli olan tek şey vardı, yüreğe kötü söz indirmemek. dile bile gelmesini engellemekti ki, dile gelen yüreğe inerdi eninde sonunda, belki de o yüzden "sevgi" hep dilde olmalıydı, hep yürekte.
iyi ki direndi bu halk yoksa senin kelimelerle biz buluşamayacaktık anlaşılan :)
harika bir yazi... Tam Burcu'ca...
yazilarin gittikce daha güzellesiyor Agaclar cok seylere kadirmis. ;)
Selamlar
Metin
her işte bir hayır vardır derler ya, bn mesela bu kadar büyük olduğumuzu bilmiyordum. umarım bu büyüklük seçim zamanı da kendini gösterecek, bir şeylerin değişme vakti çoktan.. çok güzel bir yazı..
Yorum Gönder