31 Mart 2010

NeHir bu,...


Sessizliğin içinde sessizlik olabilir misin? Yoksa sessiz mi kalırsın sadece?
Aşkın içinde aşk olabilir misin? Yoksa aşık mı olursun sadece?
Karanlığın içinde IŞIK olabilir misin ? Yoksa ışık mı ararsın çevrende?





En zoru gecedir. Geceler insanın kendini duyabildiği karanlık köşeler... Bu yüzden geceleri seviyorum. Zorluğunu da, karanlıkta içimde bulduğum yol gösteren ışıkları da...

Gece; karanlık bir nehir gibi... Suyun içindeki bir taş parçasısın sanki... Nereye gittiğini, önüne neyin çıktığını bilmeden yuvarlanırsın derin sularda... Bazen çok yalnız hissedersin kendini, bazen kendinden başkadır kalabalığın... Su seni nereye götürür? Neresidir asıl yerin, varmaya gayret gösterdiğin ve nedir direnerek ağırlığına ağırlık kattığın suni gerçeklerin? Gece sorar, sen belki cevap ararsın...

Aydınlıkta insan kolay aşık olabilir. Aydınlıkta yolunu kolay bulabilir. Gözünün görebildikleriyle kendini kolay tanımlayabilir. Herşey iyi ve güzel olduğunda, herşey zaten iyi ve güzeldir. Peki herşey kötüyken, iyi ve güzel olan nedir? Karanlıkta ışık nerededir?


En dar dehlizlerde, bir ışık parlar tam da nehrin seni sularıyla sürüklediğini, kaybolduğunu düşündüğün bir anda... (*)Yüzü aydınlık, ruhu bilge, gönlü aşk olandır parlayan... İçini aydınlatır, hatırlatır kalbindeki ışığı... Ne zaman kendini karanlıkta sansan, ne zaman cevapsız kalsan, ne zaman yükünü ağırlaştırsan, hatırlarsın onu... "Işık içinde yak onu ! "

Nehir seni taşır... Ne taşıdığın yükler kalır, ne de soruların... Yoluna bakmazsın artık, gözlerini kapatırsın, aydınlıktır için çünkü... Sadece bırakırsın kendini... Yanından sular geçer, sular arkanda kalır. Su devam eder.

Nehirde senin için çizilmiş bir yol yoktur. Bazen su sakindir, bazen akıntılı, bazen girdaplarla bile karşılaşabilirsin. Sen sadece bir taş parçasısın, nehirin bilinci olamazsın, onun kararlarına ve iradesine karışamazsın.

Ama istersen direnebilirsin, istersen cevapsız sorular sorabilirsin, istersen ağırlığına ağırlık
katabilirsin. Nehir bunlarla ilgilenmez. Nehir sadece akar.

Nehir akarken, senin ağırlığını azaltıp, egosu kadar büyük bir taş parçasıyken küçülmen, oraya buraya vura vura köşelerini törpülemen, bazı yol arkadaşlarını geride bırakman, bir dehlizde zaman kaybettiğini sanarak olduğun yerde günlerce yuvarlanman gerekebilir. Suyun berraklığını kaybettiği zamanlar olabilir. Bazen bir kıyı şeridinde, minik bir dalganın öpücüğüyle ses olabilirsin Nehire... Su değer ve çekilir üstünden, huzurlanırsın öylece...

O nehir seni gitmen gereken yere götürür. Sen bilemezsin.
Kendin dışında fazla fazla neleri taşıyorsan, bıraktırır sana onları, sen istesen de - istemesende..
Sivri köşelerini törpüler, yavaş yavaş –dura dura –vura vura...
Vedayı öğretir, kavuşmayı... ve affetmeyi, unutmayı da..
Şelaleden düşürebilir veya bir gölün kıyısında dinlendirir.
Nehir bu, olabilir.


Düşünce nehirden akar, kötülükler akar, acılar akar, kızgınlık akar, sorular akar....
Onlar senin değil, tutunma onlara !
Sevgi nehirden akar, iyilik nehirden akar, aşk akar, doğruluk ve erdem nehirden akar...
Onlara tutun !

Ve ne zaman karanlık olsa, hatırla !

... Işık sende,
... kalbinde,
....bul onu !


(*) Dolunaydı, o gece aramızdan ayrıldı ama ışığını kalbimde bıraktı...

4 yorum:

teko dedi ki...

Burcu cum harika harika .. bu kadar mı güzel anlatılır duygular ,hele kendi nehrimin önündeki taşların benim olmadığını ve kalkması gerektiğini bile bile yinede kaldırmakda zorlandığım şu aralarda ilaç gibi geldi yazın ... O bana diyor ki ,her yerden mesaj gönderiyorum sana ...artık bırak aksın ... iktisatda Adam smith'in bir sözü vardır .Bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler ...ben deee bıraktımm aksınlar :))
sevgiler

beenmaya dedi ki...

içimde olduğunun farkındaydım da görmezden geliyordum kaç zamandır. ama işte biri aç da bak içine dedi bana bir gün, kendi ışığını gör ve büyüt onu içinde...

ben de öyle yapıyorum şimdi. ve ışıldıyorum içimdeki ışık ve o ışığı fark ettiren sayesinde :)))

bu harika yazı için çok ama çok sağol...kalbinde ışığı kalana da selam olsun...

afrodelfino dedi ki...

"Nehir akarken, senin ağırlığını azaltıp, egosu kadar büyük bir taş parçasıyken küçülmen, oraya buraya vura vura köşelerini törpülemen, bazı yol arkadaşlarını geride bırakman, bir dehlizde zaman kaybettiğini sanarak olduğun yerde günlerce yuvarlanman gerekebilir."

işte bu akışın sonunda yüzeye çıktığında aldığın o derin nefes var ya, ben o ana bayılıyorum!

Brajeshwari dedi ki...

Siz çok güzel çakıl taşlarısınız.
İnsanın eline alınca, cebine atıp, hep saklamak isteyeceği cinsten, şans ve umut getireninden..

Su sizi güzel denizlere çıkarsın dilerim.

yorumlarınız için teşekkürler....