Biri _Bu şarkıcı 50'li yaşlarında nasıl bu kadar genç hala?
Diğeri _ O kadar param olsa, bende öyle olurdum.
Öteki_ Hayır ya pilates yapıyor, yoga yapıyor, koşuyor kadın.. Çok ciddi spor yapıyormuş. Bir de bakım, botox herşey vardır tabi.
Ben- Düşünsenize, şarkı söylüyorsunuz. Onca insana enerji veriyorsunuz şarkılarınızla ve karşınızdaki binlerce dinleyici de size iyi enerji yolluyor aşkla, hayranlıkla... Bence bu güzellik birazda ondan.. Nasıl enerji alıyor kadın düşünsenize..
O gün çok isteyerek gittim Hint felsefesi dersime... Bazen bir filme girmeden önce, o filmin sizi çok etkileyeceğini, kendinize dair bazı cevapları alacağınızı bilip heyecan duyarsınız ya hani.. Öyle bir gündü işte..
Şu an yaşadığımız Kali yuga çağından bahsettik. Anlatacağım sadece derste dikkatimi çeken bir nokta.. (Kali yuga hakkında daha detaylı bilgi için Sevgili Nilambara’nın yazılarını okumanızı öneririm.)
Bu çağ "ses çağı" dedi hocam.. Seslerin titreşimleri taşıyıcı.. Geçmiş çağlarda ayinler, adaklar ve meditasyon önem kazanırken, bu çağın özelliği seslerin içinde gizli.. Yani mantraların.. Mantra, sanskritçe 'man' zihin ve 'tra' özgürleştirici anlamına gelir. Zihin huzursuz ve itaatsizdir, oyunlar oynar. Dolayısıyla mantra zihni özgürleştirmek, daha üst bir noktaya çıkmak için kullanılan bir cümledir ve amaca çok güçlü bir şekilde ulaştırır. Mantra özel birşeydir aslında. Ses, damakta bazı noktalara değerek oluşur. Bu noktalar, vucut eksenleri üzerinde rahatlatıcı, zihni sakinleştirici özelliklere sahiptir. Aynı zamanda güçlü titreşimleri vardır. Ama şu anda benim bahsetmek istediğim özel mantralar değil açıkcası.. Hepimizin mantraları var aslında. Kelimeler zihni büyük ölçüde etkiler, ister sözlü olsun, ister yazılı olsunlar. Bir kelimeyi sesli yada içimizden tekrar etmek, ruha, karaktere, davranışa ve toplamda hayata bakış açımıza etki sağlar. Tabi en başta bizden çıkan, en önce bizi etkiler. Eğer kendimize güvensiz ve endişeli söylemlerimiz var ise, bu dış gerçeklik olarak açığa çıkar. Buna göre davranır, buna göre yaşarız. Ses titreşimleri taşır, gerçekleştirir sonra... Kişisel gelişim bu yüzden bu kadar gelişmedi mi? Kendimize neler söylediğimizden başlamıyor mu terapi? Son zamanlarda çok populerleşen meditasyon birazcıkta aklı susturmak değil mi? Aşık bir çiftin sıkça birbirine sorduğu şu soru nedir peki “ aşkım, ne düşünüyorsun şimdi?”
Bu çağ seslerin çağı... Kimi dinliyoruz? Şarkıcıları, politikacıları, televizyondaki konuşan kafaları ve belki de sabahların sultanı Seda Sayan’ı... İpodlarımız yanımızda, not aldığımız defterler çantamızda, kitaplarımızı taşıyoruz yanımızda.. Reklamlar niye bu kadar çok sonra? Sokaktaki reklam panoları, tabelalar arttı sanırım biraz daha... Biz niye kendi içimizde bu kadar konuşur olduk? İnsanlar eskiden kahve içip, sohbet etmek için randevulaşırmıydı bu kadar? Bilgisayarlar önem kazandı. Sessiz ama yazılı iletişimde “konuşuyoruz” hepimiz bloglar yardımıyla... İşte İletişim çağı... Seslerle, sese dönüşenlerle..
Seslerin gizlediği enerji çok şey taşıyor. İster yazılı, ister sözlü, kafanızdaki sesler de dahil buna... Yükleniyor anlamlar bir anda havada, hepsinin enerjisi dolaşıyor etrafta... Bedenden ziyade ruha ait olan bir şey ses ve biliyor musunuz hiç yaşlanmayan tek şey seslerimiz, sesimiz aslında..
Şu an siz bu yazıyı okurken bile taşıdığı enerjiyi alıyorsunuz ister istemez.. Sizi okurken de ben alıyorum aynen bu şekilde... Ne kadar değerli bir köprü kuruyoruz aslında bu yolla, düşünsenize...
Bir mimim var, bir kaç kere mimlendim hatta.. Blog ödülleri mimi.. 7 arkadaşa verilen. Başlarken onu yazmaktı niyetim aslında. Beni bu ödüle layık gören blog dünyasında yazma gurusu Vladimir’e, şeffaflığıyla yürekli arkadaşım Aydan Atlayan kedi’ me, "iletişimci", "girişimci" ve yazdığı konulardaki ince detayları çok sevdiğim Arzu Pınar'a, mesleğiyle göz doluran Özke’ye, kardeşim gibi sevdiğim Alengra’nde’ye, sevmek konusunda cesur ve beni her zaman şımartan Feanor'a kalpten teşekkür ediyorum. Güzel yorumları ile mutlulukla doldum. Sadece yazmak, akmak niyetiyle başladığım blogumda bir sürü dost kazandım kelimeler yardımıyla...
Sevdiğim bloglar içinde 7 ile sınırlı kalabilsem keşke... 7 kişiyi mim altına alıp, neden sevdiğimi yazmak yerine, bu yolu seçiyorum izninizle... Çünkü okuduğum her blogu ayrı ayrı seviyorum, ayırt edemiyorum.
Bir mimim var, bir kaç kere mimlendim hatta.. Blog ödülleri mimi.. 7 arkadaşa verilen. Başlarken onu yazmaktı niyetim aslında. Beni bu ödüle layık gören blog dünyasında yazma gurusu Vladimir’e, şeffaflığıyla yürekli arkadaşım Aydan Atlayan kedi’ me, "iletişimci", "girişimci" ve yazdığı konulardaki ince detayları çok sevdiğim Arzu Pınar'a, mesleğiyle göz doluran Özke’ye, kardeşim gibi sevdiğim Alengra’nde’ye, sevmek konusunda cesur ve beni her zaman şımartan Feanor'a kalpten teşekkür ediyorum. Güzel yorumları ile mutlulukla doldum. Sadece yazmak, akmak niyetiyle başladığım blogumda bir sürü dost kazandım kelimeler yardımıyla...
Sevdiğim bloglar içinde 7 ile sınırlı kalabilsem keşke... 7 kişiyi mim altına alıp, neden sevdiğimi yazmak yerine, bu yolu seçiyorum izninizle... Çünkü okuduğum her blogu ayrı ayrı seviyorum, ayırt edemiyorum.
Devir liderleri değil, kendini izleme devri... Hepimiz bu iç yolculukta, sözcüklerimizin taşıdıklarıyla adımlıyoruz yollarımızı... Yazmak aslında cesaret gerektirir. Bu yüzden cesur buluyorum seslerini yazıya döken sizleri... Yazdığımızı yaratıyoruz... Ödülü ben değil, hepimiz kendimize veriyoruz kurduğumuz cümlelerle, taşıdıklarıyla, hayatımıza katıyoruz böylece ödülleri...
Sevgi yükleyelim, umut biraz ve güzel şeyler taşıyalım kelimelerimizle...
Hem kendi kendimize, aklımızdan düşünce yoluyla söylediğimize
Hem de okuyucu olarak bizi izleyenlere...
Hem kendi kendimize, aklımızdan düşünce yoluyla söylediğimize
Hem de okuyucu olarak bizi izleyenlere...
ister bu sadece ses diyelim, sadece kelime işte
bırakalım öylece taşıdıklarını önemsemeden evrene..
ya da istersek cenneti yaratalım sesle veya sessizce düşüncelerimizde...
Okuyan, yazıyla iletişim kuran, sessizce iletişimde kalan, ...
Kısaca enerjisini paylaşan herkese
Sevgilerimle...
.
başlıktaki" ..... "= MİM
20 yorum:
:) benim de usta giremez girmiş bu zincire. o siteden ben de mimlemiştim seni.
iletişim galiba bizim için yemek, su gibi. insan anlamak, anlaşılmak istiyor. anlatmak istiyor. eve bile kapansa, geçiyor laptopın başına ve kurmaya başlıyor ağlarını.ilginç değil mi?
Arzucum,
seni de ekledim teşekkür listeme.. Usta giremez ama, usta içeride...:)Bu nasıl oluyorsa :)
İnsan gerçekten anlaşılmak istiyor.Ama en önce kendini anlamıyor sanırım. O yüzden bu delice ses kalabalığı belki de.. Nasıl anlatıyor, ne ile anlatıyor, ne yüklüyor cümlelerine..O zaman içte ve dışta ahenk olacak sanırım..
Sevgilerimle..
içmdeki çıglıklar sadece bende olmuyormus demekki, daha once de yazmıstım ya, sen bensin biraz, bende senim..yine bir solukta okudum ve enerjını hıssettım:)
tesekkurederımm çokçok;)
sevgiler..
Bence her sözcüğün bir ezgisi,bir de ona göre taşıdığı bir duygusu vardır.Belki de her sözcüğün her kişiye göre bir ezgisi, vardır.Mesela ben bazı kelimeleri duyunca, düşününce ya da yazınca, bende coşku, mutluluk, huzur ya da neşe etkisi yaptığına çok tanık olmuşumdur.
Ödülünü tebrik ederim. Yazıların bana müthiş bir huzur veriyor, eminim okuyan herkeste benim gibi hissediyordur. Herşey güne güzel sözlerle başlamayla güzelleşiyor galiba. Güne park yeri kavgası yaparak başlarsan sonunda benim gibi oluyorsun, gün boyu mutsuz bir cadı.
Sevgili Brajeshwari , satırlarımı bloğunda görmek beni çok mutlu etti. Teşekkür ederim.
Sevgiyle.
Daha evvel de yazmıştın yine sözcüklerle ilgili.. bazen çok aynı görünseler de, ruhları, anlamları o kadar farklı olabiliyor ki... bir de merak ediyorum, uzak doğu felsefesini hiç yerinde inceleme şansın oldu mu?
“Ne şanslıyım ben, iyi ki varsın, seni çok seviyorum”.... Beni duyuyor, biliyorum. :)
sana senin sözünle cevap vermek istedim. beni duyduğunu, hissettiğini aynen benim seni duyduğum ve hissettiğim gibi, bilerek...
"Sevgi yükleyelim, umut biraz ve güzel şeyler taşıyalım kelimelerimizle..." bu kez bunu seçtim :)
her seferinde biraz daha zorlanıyorum seçim yapmakta ;))
"Sevgi yükleyelim, umut biraz ve güzel şeyler taşıyalım kelimelerimizle..." "Yazdığımızı yaratıyoruz..."
sevgi, umut yazalım ki yaşayalım onları sonra güzelliklerle... :)
sevgilerimle...
Niko'yla gördüklerini çok sevdim... en çok da mavi gökyüzünün ve bulutların fon olduğu damlacıkları...
Sevgi de, umut da, güzel şeylerin tümü de yüklendi kelimelere BİR bin olarak çoğaldı saçıldı yüreklerden evrenin en ücra köşelerine.Sevgilerimler dilek.
Ruhumun arkadaşı, güzel yüreğinden öpüyorum seni...
senden zaman yonetimi dersi almaya gelecegim.. Bir gunun 48 saatmis gibi geliyor bana okuyunca..
Yan sutuna bayiliyorum.. En cok oradaki yaziyi degistirmeni bekliyorum galiba..
''Düşünsenize, şarkı söylüyorsunuz. Onca insana enerji veriyorsunuz şarkılarınızla ve karşınızdaki binlerce dinleyici de size iyi enerji yolluyor aşkla, hayranlıkla... Bence bu güzellik birazda ondan.. Nasıl enerji alıyor kadın düşünsenize..''
Ben de bir müzisyen olarak en çok bunu sevdim en doğru cevap o olmuş bence.Ancak zaman zaman istekleri olmadığı zaman çok fazla negatifte yüklendiğiniz oluyor sahnede bu da başka bir yönü.
Sevgiler
yazdıkça kendimizi paylaşıyoruz, sihirli kelime bu sanırım.Paylaşmak... ruhumuzu tekrar keşfe çıkmak.
çok beğendim yazılarınızı, takip edeceğim bir blog daha buldum :)
sevgiler..
bloglararası konuşmaları, komşuculuk oynamaları, paylaşmaları çok seviyorum ben yaaa..
Canım ya ne güzel yazmışsın.
Birbirimizden pozitif enerji almak
en büyük kazancımız.
Çok tebrik ederim canım.
sevgiler...
bayıldııımmm yazıya. çok saf, güzel bir enerji yayıyor.
öpüyorum.
Pırıltılı cadı
Kesinlikle katılıyorum. Hepimizi birbirimizin yansımasıyız, o bir’in içinde aynıyız..:)
Sevgilerimle..
LOYA
Bir de özlem duyarak yazan, özleminin içine sevgi koyan birisi var... Her okuyuşumda, beni mutlu eder.. Teşekkür ederim Loya :)
owl
Neyi görmek isterse, onu görüyor sanırım insan...Hepimizin güzel şeyler görmesi dileğiyle, teşekkürler owl:)
Handan
Benim için blogunuzu okumak keyifti..Sevgilerimle...
zero
Aynı konuların içinde derinleşiyor bazen hayatım.. Ondandır aynı şeyi yazmam, yazarken de hayatıma katıyorum tekrar tekrar... Mekanların -coğrafyalar önemli değildir, nerde yaşattığına bağlıdır hissettiklerini, öğretilerini diye avutuyorum bazen kendimi.. Ama çok yakında gideceğim Zerencim, beni çağırıyor zaten :) Sevgilerimle...
beenmaya
Sana bazen birşey söylememe gerek kalmıyor.Hepsini biliyor oluyorsun zaten. İyi ki varsın.
Nilambara
Umut ve sevgi taşıyıcısına sevgilerimle... :)
Fotografları gözden kaçırmamıza sevindim. Blog biraz cekmeme teşvik etsin istiyorum beni.. Yoksa bu konuda tembellik ediyorum. Sevdiyseniz, size çerceveleteyim mi?
sufi
Güzel yüreğinden öpüyorum Dilekcim...Teşekkür ediyorum bir de.. :)
Aydan Atlayan Kedi
Bende öpüyorum Fulyacım seni...
Mehtap P.G
:) Benden alma Mehtapcım... Benim zaman kavramım pek yok. O bana ayak uyduruyor sanırım. Zamanın bir uydurmaca olduğunu düşünüyorum böyle uzuyor günlerim.. Her yeni yazıda yan sütünda değişiyor. Öpüyorum.
tutsak
En güzel enerjiyi aldığınız gibi, en çok kötü enerjiden korunmanız gereken bir iş yapıyorsunuz.. O yüzden karşınızdaki izleyicilere hep iyi enerji yollayın derim. "Bunlar bu şarkıyı sevmedi" dediğiniz de, alıyorlardır mutlaka o endişeyi.. Bir de onları mutlu etmek değil de, siz kendinizi mutlu ettiğinizde iyi bir performans çıkmıyor mu o gece?
Zehra Gürgen
Teşekkür ediyorum.Hoşgeldiniz.:)
Cheetos
İyi o zaman, seviyorsan hep seni mimleyelim Cigdem.. Bu mim olayı beni hep “teğet”geçsin bir de:)
bennkimim namı diğer orguknit
Ben teşekkür ederim, pozitif enerjinizi bıraktığınız için...
Sevgilerimle....
Özgür
O senin güzelliğindendir Özgürcüm.. Öpüyorum bende..
Aslında herzaman severek yaptım işimi ve en pozitif olduğum anlardır müzikle buluştuğum anlar ama gene de insan istekleri sınırsız ve yerine getirilmediğinde vay halinize.:)
Sevgiler
Yorum Gönder