14 Haziran 2013

Kocaman bir ormanız şimdi ....#Direngezi





Son dönem yaşadığımız olayları bugüne dair değerlendirmemek lazım bence... Hepimiz durduğumuz noktaya nereden geldiğimize bakmalı, bu süreç için bilinçsizce nasıl hazırlandığımızı anlamalıyız...

Son yıllarda en ilgisi olmayacak insanın bile yogaya ilgi duyması veya meditasyon nasıl yapılır diye soru sorması aklıma geliyor. Eskiden bana “yoga yaparak kutuya girebiliyor musun” gibi abuk sorular soran insanlardı bunlar… Herkesin gevşemeye, içine dönmeye ihtiyacı var ve bu ihtiyaç daha da fazlalaşıyor diye düşünmüştüm o ara…
Sonra enerjiler var. Binlerce enerji çalışması başlamıştı. Emekli kadınlar arkadaşlarıyla eğitimlere gelir, ellerini kalplerine koyup, gözlerini kapatıp, reikiye gönülden inanırken gözlerim dolardı.
Tanıdığım bir çok arkadaşım permaculture ile ilgili eğitimlere başlamıştı sonra… Çamurdan ev yapmaktan, doğada çöpleri doğal olarak yok etmeye kadar ilginç bilgilerle bezendiler. Onları hem çok takdir ediyor, hem de bu bilgileri nasıl, nerede, ne şekilde kullanabileceklerine dair düşüncelerime engel olamıyordum.
İtiraf etmeliyim ki, doğayı çok severdim ama doğa çocuğu değildim ben… Tek yaptığım evimde saksılarla limon çekirdeği, ay çekirdeği, kereviz falan büyütmekti. Daha çok kendi hayatımın içinde doğal olana ilgim fazlaydı. Zencefil ne işe yarar, hastaysan antibiyotik almadan yapılacak şifalı şeyler benim ilgi alanıma girerdi. Okuduğum bazı bloglarda ”yeşil parmak” diye tanımlayabileceğim, herşeyi yetiştiren, ağaç isimlerini öğrenip bu bilgileri paylaşan binlerce dostum olması da belki de şimdi anlatacağım sebeplerin içinde yer alıyordu.
Çocuk yogası, benim için yogaya tekrar anlam kattı. Bir yetişkinden çok şey öğrenebilirsiniz ama çocuk yogasında tanıştığım çocuklar hayata bakışımı değiştirdi. Ne güzel ki, bir sürü eğitmen yetişti bu alanda… Eminim onlarda benimle aynı fikirdedir… Ve anneler, annelerin blogları… Çocuklarıyla beraber farkındalıkla büyüyen ve büyüten güzel anneler….
Sonra sadeleşme operasyonları başladı. Evde kullanmadığın eşyanı at. Tüketimi durdur. Eski eşyalarını yenileyerek kullan… Zumbara çıktı. Zaman kumbarası, para geçersiz…
Mars geriledi, gezegenler ters açı yaptı. Burç okumayan insanlar bile, hayatlarındaki gerilimi Mars’a yükledi. Bazılarımız maddi, bazılarımız manevi yorgunluklar yaşadı. Yeni kararlar aldı. Gitmesi gerekenler gitti. Yaşam bize bir sonraki güne hesap yapmamayı ve herkesin en çok duyduğu şeyi an’da kalmayı öğretti.
Korku- Yargı- Şiddetsiz iletişim gibi Kişisel Gelişim konuları çokça konuşuldu. İnsanların içe dönüşü, içlerindeki nedenleri bulup temizlemeleri için binlerce çalışma yapıldı, yazılar yazıldı. Liderler devri bitti sonra, herkes kendi içindeki lideri keşfetme yolculuğuna çıktı.
Şimdi neler oluyor. Şimdi tüm bunların sonuçları Gezi Park’ta mevcut… Yardımlaşma, kenetlenme, sevgi, toprağa ve doğaya saygı, lidersiz örgütlenme, kendin olma, olduğun gibi özgürlüğüne sahip çıkma, savaşmadan direniş, umut, paranın geçmediği bir park, devrim, Direniş, DİRİLİŞ…
Herkesin bu hayata gelişinde görevleri var. Bazıları şifacı, bazıları bilgi yayıcı, bazıları direnişçi, bazıları gözlemci, bazıları ışığı yayan, dengeleyici… Gezi’ye gidemedim diye düşünme, uzakta olmaktan rahatsız olma… Düşün görevini, yapman gerekeni... Hepimiz bu görevler doğrultusunda kendi kimliklerimizi bulmaya başladık ve Gezi Parkı bize hep beraber "Biz" olmayı öğretti.
En güzeli de, artık uzaklardan bile kenetlenmek, sarılmak ve herkesi kendi doğrusu, kendi inancıyla sevmek çok kolay… Sarılmanın önündeki fiziksel engeller bile bu direnişle kalktı. Hiç bir şey yapamıyorsan sarıl… Yüreğinle sarıl... Bu bile çok değerli…
Kocaman bir ormanız artık, sarmaş dolaş…. 
Dirençli kökleri, tek atan yüreğiyle....
 
 
 
 

2 yorum:

berrin dedi ki...

burcu cum
:))))
sevgiler gönderiyorum

hindiba dedi ki...

Benzer gözlemlerim var benim de... "Su ya da bu olurken neredeydiniz?" diye soruyorlar. Büyümekle mesguldük :) Simdi uzaklardan bile sarilacak kadar haziriz :)