Ortak bilinç… Sen bir şey
düşünmeye başlayıp, aklına bir fikir geldiğinde bunu sadece senin düşündüğünü/bulduğunu
sanırsın. Halbuki o düşünce/fikir evrene tohumlanır ve artık evrenden herkesin
çekebileceği bir bilgi haline gelir. Bu yüzdendir ki, mesela facebook
çıktığında çoğu insan “ ben de bunu düşünmüştüm, ama adamlar yapmış” demiş
olabilir?
Ortak bilinç, düşüncelerin/fikirlerin
dışında hislerini de alıp toplumun diğer fertlerine dağılması demektir. Bizler,
yaşadığımız Maya çağında %75 negatife odaklıyız. Bu yüzden korku ve kaygı gibi
negatif hisler daha çabuk dağılır etrafa… Coşkuyu, neşeyi yaratmak, yaymak ise
güçtür. Bu yüzden belki de, mizahı iyi kullanan orantısız zeka diye
tanımladığımız genç beyinlerin, bizim ortak bilincimizde açtığı boşluklardan ve
rahatlamadan hepimiz çok memnunuz.
Gezi Direnişi, hepimizin ortak
bilince bağlanarak, beraber hareket etmemizi sağlayan bir diriliştir. Her ne
kadar sosyal medyanın bize sunduğu nimetlerle, olaylardan ve birbirimizden haberdar
olduğumuzu düşünsek te, aslında yeni enerjilerle yükselen farkındalığımız bizi ortak
bilince bağladı. Bu bilinç bundan sonra ne ile beslenirse, o gelecek karşımıza…
Direnişin ruhani bir tarafı var. Şiddetsiz
iletişim dışında şimdi zihinlerimizi pozitife odaklayarak Gezi Direnişi’nin, “gezi
belleği”nin ve ortak bilincimizin bizi daha iyi yarınlara ulaştırmasına katkı
sağlamalıyız.
Her şey bir oyun gibi geliyorsa,
siz bu oyuna girip, sinirlenmeyin. Sinirleneceğiniz şeylerden uzak durun.
Mesela sinirleniyorsanız, televizyonu kapatın! Enerjinizi kimin ne dediğine,
kimin ne yaptığına, haksızlığa, yalan yanlış söylemlere vermeyin. Veriyorsanız
nötr olarak dinleyin ve paylaşın. Küfür etmeyin. Saldırmayın. Anlayışlı ve sakin
bir çerçeveden olaylara bakın. Genç, pozitif, devrimci enerjiye kendinizi uyumlamaya
çalışın. Hem gülün, hem de izleyin. Olası şeyler için kurgular yapmayın.
Olabilecek şeyleri, olduğu zaman düşünmek üzerine o an hissettiğiniz duyguları
içinizde iptal etmeye çalışın. An ve an her şey değişiyor. Hesap ederek,
kurguların olmasını bekleyerek yaşamak, eski enerji kalıbı… Onun yerine olması
gerekeni, olmasını istediğinizi yaratın ve an’da kalarak, sinirlenmeden oyuna
katılmayın…
Her şey değişiyor. Artık geriye
dönüşü olmayan bir farkındalığın içindeyiz. An içinde değişimi izlerken,
ürettiğiniz duyguları nötrlemeye çalışın. Onları büyütmeyin, çoğaltmayın,
değişen an’dan geri kalmayın.
İyi şeyler olacağına, bunun
içinde intikam, hırs, öfke olmadan her şeyin olması gerektiği gibi olacağına
inanın. Zaten her şey olması gerektiği gibi olacaktır.
Şimdi güzel şeyler düşünmeli…
Hayal kurmak aslında olmayacak şeyi de düşlemek demektir. Siz olacağına inandığınız
aydınlık şeyleri hissedin ki, “gezi belleği” tertemiz kalsın, ortak bilincimiz
gelecek güzelliklere ferah ferah bizi çıkarsın…
Brajeshwari.dd / 15 Haziran 2013
1 yorum:
Herbir sözüne yürekten katılıyorum. Tüm kışkırtmalara ve şiddete verilecek en güzel cevap sükuneti ve umudu korumak, sevgiyle beslemek. Olağandışı bir örnek sergileniyor, yeni dünya düzeni başlatılıyor ve bu düzenin tek bir öznesi var: SEVGİ...
Tüm yüreklerin gülümsemesi dileğimle...
Yorum Gönder