16 Mart 2020

Corona Virüsüne Kedi Şifası



Uzun süredir yazmıyorum. 4 yıl olmuş. Bugün yazmak istedim.

Corona virüs salgını nedeniyle evdeyim. Zaten evden çalışırken, evde olmak benim için bir şans... Aylardır, sabah çıkıp, toplantıları ucuca bağlayıp, arabada beslenen biriyken, evimde zaman geçirmeyi özlediğimi söyleyip duruyordum. Evde olmayı özlemişim.

Sabahları ne yersem, güçlü kalırım diye düşünmek hoşuma gidiyor açıkçası... Sadece ağzıma bir şeyler atıp, kaçarcasına evden çıktığım günlere bakınca, şimdi rokalar, maydonozlar, sıcak sebze çorbaları, kekikli zeytinlerle keyifli kahvaltılar yapıyorum. Öğleden sonra adaçayı içiyorum. Bazen adaçayının yerini zencefilli çay alıyor.

İşim gereği bolca sosyal medyadayım. İçimin kabardığı, korkularımın ağzıma geldiği anlar yaşadığım da oluyor.  Evet, her korku eşiğinde eve torba torba stok yaptım. Çünkü evde aç kalmaktan korkuyormuşum demek. Obi ve Meze için de mama ve kumu yedekli aldım. Çünkü ben neyse de, onlar aç kalırsa diye de bir korkum varmış demek. Evdeki stok tamamlanınca rahat ettim. Sonra ne zaman biter, ne zamana kadar kendi kendime yeterim korkusu saldı. Yani, birbirine bağlı korku öbekçikleri büyümeye yüz tuttu. Sonra bunun sonu yok dedim ve durdum.

Hepimizin korkuları var ve bunların olması gayet sağlıklı... Korkularla karşılaşmak, kendini çaresiz hissettiğin anda çözüm aramak, dışardan gelen etkilerde korkunun büyümesi gayet normal. İnsanız. Ama bir nokta var. Korkunun büyümesine dur demen gereken. Çünkü korku virüsten daha çabuk yayılıyor.

İnsan zihni negatife daha odaklı... Mutluluğu yaymak daha zor ama "hepimiz hasta olacağız" de... Bir anda yayılır.

Corona hakkında çok şey okuyorum, dinliyorum. Bunlar ekonomik, spiritüel, astrolojik, tıbbi olarak bir sürü çeşit... Hepsi kendi içinde beni etkilerken, sonunda neye inancım yüksekse ona yönelmem veya bilgileri harmanlayıp inandığım şeyi savunmam doğru. Ben burada kendimce bu olaya bakma ve baş etme yöntemimi yazıyor olacağım. Benimkiyle eşleşmese bile, sizin baş etme yönteminize de saygı duyuyorum.

İnsanın tüm korkularının ana sebebi ölme korkusu... Bu korku da gayet sağlıklı... Ama aslında bilemediğimiz bir şey için de yer yer kontrol edilmez bir çaresizlikle, savaştığımızın da farkına varmak gerekiyor. 

Kolay değil... Tüm dünya olarak bilinmez bir virüsle, bilinmez bir sürece girdik. Tüm ideal yaşam, şimdi başka formlarda tekrar düzenlenmeyi bekliyor. Alışkın olduğumuz rutinlerde temkinli olmamız gerekiyor. Hatta, hayat kısıtlanıyor diye bunalıyoruz. Bir yandan duyduklarımız, bir yandan izlediklerimiz, çevremizdeki insanlardan duyup, öğrendiklerimiz... Çok hızlı bir trene binip, tutunmak için yer arıyor gibiyiz.

Şimdi durma zamanı... Düşünceni kontrol etmeye ne dersin? Belki de sonunda daha iyi bir şey olacaktır. Bilebilir misin? 

Tüm hislerimizi, korkularımızı kabul edelim. Herkesin korkusu, endişesini de kabul edelim, anlayış gösterelim.

Kötü senaryoları, içinizi karartan her bilgiyi yaymayı bırakalım. Sözümüzden çıksın artık korku virüsü... Belki faydası olsun diye yaydığımız her bilgi, iyi bir şeye hizmet etmiyor olabilir. Hepimiz süreci farklı yaşarken, fayda sağlamıyor olabiliriz.

Kendimizi yapabildiğimiz ölçüde koruyarak, şefkatli davranalım. Bildiğimiz, alışkın olduğumuz rutinlerimizi bozmaya, değiştirmeye, kurallarımızdan ve alışkanlıklarımızdan esnemeyi öğrenmeye çalışalım. Korkmayalım diyemem, korkumuzu anlayalım ve sakinleşmeyi öğrenelim. 

Süreç neye dönüşecek, içine almadan sürece izleyici olmak mümkün mü? Savrulmadan, kötüyü üretmeden, izleyici olmak... Yorum katmadan, içine almadan izleyici olmak çok büyük bir erdemdir. Beraber deneyelim mi?

"Geçmiş bitti, geleceği de bilmiyoruz. An'da kalın" diyoruz ya yoga derslerinde... Tabi an'da kalmak zor bir eylem, ama az-çok becerebiliriz. Çiçeği sula, güzel bir film izle, dolaplarını derle topla, yemekler yap, müzik dinle...

Yeni bir düzen başlıyor. Değişime karşı, ayak direnmeden, korkuna sarılmadan, bu süreçte kendine anlayış gösteren, korkusunu anlayan ve çevresini olumluya yükselten herkesin geçişinin kolay olacağını düşünüyorum.

Kalplerimizi temiz, sözlerimizi yüksüz tutalım. 
Kedilerimin selamı var.

Sağlıkla, güzellikle kalın...