Yarın yeniye dair bir tek ben varım. Her sabah yeniden uyanırım çünkü. Güne dair yeni, benim baktığımdır, o andadır. Yeni yıl bana ne vaad ediyor? Hangilerini kabul edeceğim? Hangilerini görebileceğim? Peki hazır mı 2009 bana?
Bilmemek güzel. Her günü bilmediğim gibi. “Bu yıl” diye başlayan dileklerim olmadı benim. Zorladım, cümleleştiremedim. “Biten” dediğimizi bitirmek zordu, başlayan saydığımıza “yeni” diyip, yeniye bürünmeyi de beceremedim. Ayrıca, zamanı yıllarla –mevsimlerle yaşamıyordum ki, 365 güne, mevsimlere, aylara göre dilek dileyeyim.
Yıl içinde olmasını istediklerimi dilemek,ötelemek olmaz mı dilekleri? Herşey şu anda gizli. Mutlu olmak istiyorsan ol şimdi . Başarılı olmak istiyorsan ol o zaman, neyi bekliyorsun ki? Bahanelerini kov. Ne olmak istiyorsan ol, yoksa yapar gibi yaptığın için olmuyor olabilir mi?
Daha çok öğrenmek istiyorsundur belki bu yıl. Şimdi bildiğinle mutlu ol, bilgi büyütür götürür seni gerekli bilgiye. Belki, yaz tatili istiyorsundur. Şu anda deniz yoktur önünde. O zaman o hayalinle bir ol. İnsanın hayalinin olması evreni harekete geçirir, melekler mutlaka duyar. Belki Mart ayında uzun zamandır görmediğin birinin gelmesidir dileğin. Şimdi özlemi yaşamak, daha anlamlı değil mi? Para kazanmaktır belki dileğin. Para dünyada dönüyor zaten, o zaman suyun önünde parayı beklediğin kovanı büyüt. Hayallerim var benimde sizin gibi. Hepsini içimde hissediyorum. Eğer benim hayrıma ise zaten gelecektirler bana. Yaşatıyorum onları, tüm sevgimle, düşleyerek ve düşlerimi severek...
2008 bana soruları yaşamayı öğretti. “Nereye gidiyordum” “Ne kadar daha vardı varmaya”... Ne zaman soruyu kabul ettim ve onu yaşamaya başladım, o zaman cevaplarım geldi bana. Bazen soruları yaşar insan, sorular güzeldir aslında. Mutlaka soru varsa, cevabı da gelecektir, sadece yaşa dedi hayat bana..
Sağlığınız yerinde olsun dilerim. İyi bakın ona. Sadece ayağı acıyan birinin, her hücresi hisseder o acıyı. Çünkü, her hücremizde Tanrının özünü taşırız aslında. Biz bedeni, organlarımızı kendimizden farklı bir sistemle çalışır sansakta, onlar aslında bizim için – bizimle eş çalışmakta. Karaciğerinizi gülümsetmeye çalışın, kulaklarınızda güler. Eller soğuktan üşümüşse, üstümüzdeki kazağın sırtımızı ısıtıyor olması kimi mutlu eder?
Yaşamamız gerekeni yaşıyoruz. İyi kötü, doğru –yanlış herşey olması gerektiği gibi aslında.Yaşanan herşey bizim hayrımıza.. Kabul etmeli bunu sadece...
Bazıları balık olur, yüzer, akışı reddetmez suda. Zaten suya direnen balıkta yoktur düşününce. Ben “yolculuk” demeyi severim bunu anlatmak için. Yolculuk, beni nereye götürecek heyecanlıyım. Yolcu olmaktan keyif alıyorum. Yağmur yağarsa, yağsın. Rüzgar çıkarsa çıksın. Ben bu doğanın bir parçasıysam, onunla yaşamayı da becerebilirim. Dik bir yokuşa gelmişsem, gücüm var tırmanmaya. Zirve güzeldir belki kimbilir. Ayağım kayarsa, ya o taş yerinden oynamalıydı da, ben neden oldum buna yada farkında olmalıyım belki de daha çok adımlarıma...
Mutluluk bence koşmaktan, yetişmekten çok, anlayabilmektir parmak uçlarından –topuğuna adımladığın o anı. Varmak değildir, varacağını bilmektir, yola güvenmektir sapsanda patikalara. Manzaralardır ve o manzaralarda hissedebildiklerindir çokça. Saçlarına rüzgarın değmesidir. Yüzünü güneşe çevirmektir gözlerini kapatıp, duymaktır sesleri içinden geçen. Üşüdüğünde, üzerindekilerine sarılmaktır bazen. Düşlemektir. Yol olmaktır, kendine varmak adına. Ve sevildiğini bilmektir Tanrı tarafından. Gülümsemektir ona...
Yakında sadece bir tepe görünüyor,arkasındaki manzarayı hiç bilmiyorum. Olsun bilmeyeyim. O tepeye çıktığımda geriye dönüp şimdiye kadar yürüdüğüm yola şöyle bir bakacağım. Selam vereceğim ve teşekkür edeceğim eşliği için ona.. Sonra da rüzgarı yanıma alıp, bulutların eşliğinde yoluma devam edeceğim, zamanın adı Ocakta, 2009 ‘da olsa...
Bilmemek güzel. Her günü bilmediğim gibi. “Bu yıl” diye başlayan dileklerim olmadı benim. Zorladım, cümleleştiremedim. “Biten” dediğimizi bitirmek zordu, başlayan saydığımıza “yeni” diyip, yeniye bürünmeyi de beceremedim. Ayrıca, zamanı yıllarla –mevsimlerle yaşamıyordum ki, 365 güne, mevsimlere, aylara göre dilek dileyeyim.
Yıl içinde olmasını istediklerimi dilemek,ötelemek olmaz mı dilekleri? Herşey şu anda gizli. Mutlu olmak istiyorsan ol şimdi . Başarılı olmak istiyorsan ol o zaman, neyi bekliyorsun ki? Bahanelerini kov. Ne olmak istiyorsan ol, yoksa yapar gibi yaptığın için olmuyor olabilir mi?
Daha çok öğrenmek istiyorsundur belki bu yıl. Şimdi bildiğinle mutlu ol, bilgi büyütür götürür seni gerekli bilgiye. Belki, yaz tatili istiyorsundur. Şu anda deniz yoktur önünde. O zaman o hayalinle bir ol. İnsanın hayalinin olması evreni harekete geçirir, melekler mutlaka duyar. Belki Mart ayında uzun zamandır görmediğin birinin gelmesidir dileğin. Şimdi özlemi yaşamak, daha anlamlı değil mi? Para kazanmaktır belki dileğin. Para dünyada dönüyor zaten, o zaman suyun önünde parayı beklediğin kovanı büyüt. Hayallerim var benimde sizin gibi. Hepsini içimde hissediyorum. Eğer benim hayrıma ise zaten gelecektirler bana. Yaşatıyorum onları, tüm sevgimle, düşleyerek ve düşlerimi severek...
2008 bana soruları yaşamayı öğretti. “Nereye gidiyordum” “Ne kadar daha vardı varmaya”... Ne zaman soruyu kabul ettim ve onu yaşamaya başladım, o zaman cevaplarım geldi bana. Bazen soruları yaşar insan, sorular güzeldir aslında. Mutlaka soru varsa, cevabı da gelecektir, sadece yaşa dedi hayat bana..
Sağlığınız yerinde olsun dilerim. İyi bakın ona. Sadece ayağı acıyan birinin, her hücresi hisseder o acıyı. Çünkü, her hücremizde Tanrının özünü taşırız aslında. Biz bedeni, organlarımızı kendimizden farklı bir sistemle çalışır sansakta, onlar aslında bizim için – bizimle eş çalışmakta. Karaciğerinizi gülümsetmeye çalışın, kulaklarınızda güler. Eller soğuktan üşümüşse, üstümüzdeki kazağın sırtımızı ısıtıyor olması kimi mutlu eder?
Yaşamamız gerekeni yaşıyoruz. İyi kötü, doğru –yanlış herşey olması gerektiği gibi aslında.Yaşanan herşey bizim hayrımıza.. Kabul etmeli bunu sadece...
Bazıları balık olur, yüzer, akışı reddetmez suda. Zaten suya direnen balıkta yoktur düşününce. Ben “yolculuk” demeyi severim bunu anlatmak için. Yolculuk, beni nereye götürecek heyecanlıyım. Yolcu olmaktan keyif alıyorum. Yağmur yağarsa, yağsın. Rüzgar çıkarsa çıksın. Ben bu doğanın bir parçasıysam, onunla yaşamayı da becerebilirim. Dik bir yokuşa gelmişsem, gücüm var tırmanmaya. Zirve güzeldir belki kimbilir. Ayağım kayarsa, ya o taş yerinden oynamalıydı da, ben neden oldum buna yada farkında olmalıyım belki de daha çok adımlarıma...
Mutluluk bence koşmaktan, yetişmekten çok, anlayabilmektir parmak uçlarından –topuğuna adımladığın o anı. Varmak değildir, varacağını bilmektir, yola güvenmektir sapsanda patikalara. Manzaralardır ve o manzaralarda hissedebildiklerindir çokça. Saçlarına rüzgarın değmesidir. Yüzünü güneşe çevirmektir gözlerini kapatıp, duymaktır sesleri içinden geçen. Üşüdüğünde, üzerindekilerine sarılmaktır bazen. Düşlemektir. Yol olmaktır, kendine varmak adına. Ve sevildiğini bilmektir Tanrı tarafından. Gülümsemektir ona...
Yakında sadece bir tepe görünüyor,arkasındaki manzarayı hiç bilmiyorum. Olsun bilmeyeyim. O tepeye çıktığımda geriye dönüp şimdiye kadar yürüdüğüm yola şöyle bir bakacağım. Selam vereceğim ve teşekkür edeceğim eşliği için ona.. Sonra da rüzgarı yanıma alıp, bulutların eşliğinde yoluma devam edeceğim, zamanın adı Ocakta, 2009 ‘da olsa...