Banyoda bir şey ötüyor..
uYaN diye ağlayan, 2. bir alarm !!
Aynaya bak.. Uyandın mı? Tek göz kapalı, tek göz açık mı?
Tamam biri idare eder bizi..
Haydi !!
Günaydın buzdolabı... Kahvaltı niyetine bana verebilecek bir bardak soğuk sütün var mı?
Saçları tost aletiyle düzleştirmeli... Yoksa, akşam saçlarını çıkarıp komedine koymuş, sabahta kafana geçirmiş gibi duracak saksı..
Üstünü Giyin.. Hangi gömlek? Siyah pantolon nerde? sonra yüzük, küpe, ...
Makyaj... Biraz mor buraya, biraz kırmızı oraya, şöyle şuraya, tamam bitti işte..
Hayda!! saat çalıyor yine...
Uyarı mesajı “evden çık” diyormuş bu seferde..
Nasıl birisin Burcu sen böyle, sana güvenmeyen başka biri var sanki içinde...
Çizmelerin içine gir, üstüne bin..
Anahtarlar nerde.. Telefonu bul....
Haydi !! aç diğer gözü de...
İskender hoşçakal....
Yolda yemek için, buzdolabından bir portakal al...
Asansörü beklerken tek nokta konsantrasyon, ayakta meditasyon..
Bak bu direksiyon... Bu radyo... Hatırlat hepsini kendine..
Geri vites, ileri.. Yola çık.. Trafiğe ak.. Sol şerit, sağ şerit..
Kırmızı Mazda, Mavi honda .. Otobüs, minubüs, kamyon, jeep.....
Sağ şerit, sol şerit, uzun bir kuyruk.. Neden ilerlemez ki bu trafik !!!…
Endişeler ince ince baş göstermeye başlar sonra..
Acaba geç mi kaldım ? İlerlesene be adam !!
Hey sen !!Niye benim önüme atlıyorsun ki, baksana önündeki yer kocamann !!
Yollar mı daraldı. Kim bilir hep beraber kimin peşinden gitmekteyiz. Ah o en öndeki var ya en öndeki !! Hepimizin onun yüzünden geç kaldığının farkında mı acaba? Sağ şeritten beni devamli sıkıştırıp duran Mercedes’inde kurulmuş sevgili Beyamca, sadece sen mi bir yere yetişmektesin yoksa?
Geç kalmak? Hep yetişmeye mi çalışır insan bir yere… Neredeydi, olması gereken zamanda orda olan adam.. Hep yetişemez ki insan her yere, eh o da bir yere kadar...
Hepimiz kendi “aracımızda”, aynı yolun yolcusuyuz aslında… İlerlemek için, öndekinin gitmesi, öndekinin ilerlemesi içinde ondan bir önceki ilerlemeli... Peki acaba bu durumda ne düşünmekte kuyruğun en önündeki... Kaderine mi söylenmekte, uykusunu mu alamamış yoksa, algısı tamamen kapalıdır belki de... Biz de arkasında aynı düşünceye bulanmış, trafiğin içinde güya direksiyon ile kendi rotamızı kendimiz belirlemekte ve bu arada da söylenmekte... Ondan belki de yollar daralıyor işte böyle, aynı hayat gibi... Söylene söylene gidiyoruz gitmemiz gereken yere.... Varacağız ya,daha önemli olamaz hiçbirşey varmaktan öteye.. Bir de kimin peşine takıldıysak, onun algıları yol oluyor bize... Biraz dar, biraz şeritli... Söylenen biriyle beraber söyleniriz ya bizde... Böyle geç kalıyorum hissi geliyor işte insana... Yetişmek için koşturup durmak ve hayata binbir şekilde söylenmekte sanki hediyesi yanında...
Merhaba Karayalçın, biraz zoraki sırıtmışsın sanki bilboard için çekilen fotoğrafta... Melih bey Ankara’da trafik dediğin gibi akmakta(?), sen hiç “meraklanma (!)”.....
İşe vardım sonunda...
SALI....
Günaydın..Bugün güzel bir gün...
Hazırlanalım hadi gel beraber..
Neler neler olacak günün içinde acaba...
Bekliyoruz heyecanla...
Apartmandan aşağıya in.. Günaydın araba... Çık yola...
Ooo hepimiz burdayız yine... Aynı şeritte.. Kırmızı Mazda, Mavi honda, Merhaba teyze, Merhaba amca..
Aynı yolun yolcusuyuz, Trafiğe kızma... Hayat gibi trafikte düşüncemize göre akmakta aslında... Her araba, sanki senin değiştiremediğim bir düşüncen gibi, seninle geliyor aynı yolda... Dur kalk, yeşil yandı ve tam sen geçecekken denk geldi ışık kırmızıya ... Neden acaba?.... Bakma önüne arkana... Yolun boyunca, kornaya basanlar, seni teğet geçenler olacak. Pencerenden bakıp gülümseyerek onları da selamla.... Ne diyorlar düşünme, söylenme, kızma.... Sadece orada ol... Olman gereken zamanda gittiğin yerde olursun nasıl olsa... Geçtiğin yolda da elbet vardır güzel bir manzara... Güne güzel böyle başla... Hayat söylenmekle geçmiyor...Yetişmekte, bir ucu diğerine bağlamıyor.. Nereye gittiğinde pek muhim değil, sen nasılsın aslında... Hayat güzel, haydi keyiflen... Bir oyun gibi, iyi şeyler düşününce, göreceksin ki trafik gerçekten akmakta...Ve biliyor musun, trafik akarken senin düşüncelerin belki de diğer arabadaki teyzeye, amcaya da yansımakta....
Aç radyoyu.. Al eline portakalı..
Ye güzelce...Şerit değiştirmeden, hız yapmadan, mutlulukla devam et yolculuğuna...
Portakal orda kal ise, işte bu günün sloganı...
Yazıyı yazabildim sonunda
Sevgilerimle...