Şarkıların peşine takılıp gidiyorum son zamanlarda…
Aynı yoga derslerinde nefesin peşine takılmam gibi… Aldığım
nefesi izlerken inanılmaz keyif alıyorum. Nereye gittiğini, vardığını, o an
hangi duygumla karşılaştığımı görmek, sonra ben istemeden bir noktadan geriye
dönüşündeki rahatlamayı, adım adım azalırken hafiflemeyi izlemeyi seviyorum. Bir
noktadan sonra kalbime dolan, göğüs
kafesi genişleten nefesin oradan alıp alıp, temizleyerek kalbimde açtığı
odacıklarda dolanmaya başlıyorum ferahlayarak… Yüzümde bir gülümseme, nefes
tekrar doluyor içime…
Aslında hayatta biraz böyle değil mi? Geldiği gibi gidiyor
bir şekilde… Nefesini ne kadar tutabilirsin? Hayatı da işte o kadar
tutabiliyorsun. Sevdiğin insanlar gidiyor, sevdiğin dostlar değişiyor, duygular,
aşklar, üzüntüler… Geçiyor işte, tut tutabildiğince, becerebilirsen…
Akışta olmak, akmak… Hayatla akmak, nefesle akmak mümkün mü?
Sözümüze koyduğumuz her şeyi yapabilseydik keşke… Bazen sırtımda bir noktaya
dolarken duruyor nefes ritmim… Orada bir şey var sanki… Biliyorum. Tutmamaya
çalışmak o nefesi, çalışmak oluyor. Çaba gerçekten bazen zorlama bir eyleme
dönüşebildiği için her tür çabaya karşı olduğumu biliyorum. Çabanın yerini
farkında olmak aldığında olana daha sevgi dolu yaklaşmaya ve anlamaya
başlıyorsun. Uzun, derin nefeslerimin içine anlayış ve ferahlık kattığımda
sırtımdan akmaya başlıyor nefes… Tüm omurgam boyunca nefesimin gittiğini
görüyorum. Belim, belimin ortası gevşemeye başlıyor böylesine bir dokunuşla…
Nefesimi verdiğimde ise, sanki kafamın üzerinde omurgam hattım boyunca bir
delik var da, o delikten evrene süzülüyor sırtımda duran o tık usul usul… Evren
alıp onu dağıtıyor yavaş yavaş… Evren dönüştürüyor. Bırakıyorum.
Ne kadar bırakabiliyoruz? Şu bardağı tut ama sakın düşürme
desem, tereddütsüz hemen tutup dikkat ederiz de, al şu bardağı yere bırak
kırılsın desek binlerce düşünce geçer içimizden.. Bırak kırılsın. Bırak gitsin.
Bırak kontrol etmeyi… Bırak elinden kayışında olacakları düşünmeyi… Nefesini
bile tutamazsın unutma…
Nefes her an çok öğretici oluyor bana… Nefes alırken doğanın
nefesini hissediyorum. Ağaçların, denizin ve bulutların sıklıkla… O kadar güzel
eşleşiyoruz ki bir an da… Beraber nefes almaya başlıyoruz sanki… Ben, sen ve
doğa hiç kopmamışız gibi, koparılmamışız beraberiz aslında…
Kemiklerinin içine doldurabilir misin
nefesini?
Gökyüzünü soluyabilir misin?
Gökyüzünü soluyabilir misin?
Tüm varlığınla nefes alıp verebilir misin?
Sormadım say, çünkü öyle…
Sormadım say, çünkü öyle…
Gökyüzü içine dolsun, dalları yaprakları hisset gövdende…
Nefes al, nefes ver… Nefes al, nefes ver… ... ... ....