Sevgili Brajabanita’nın 28 Ağustos ay tutulması maili üzerine, kendimdeki ve hayatımdaki değişimleri düşünmeye başladım eve gelirken.. İnternetten bakarken bildiklerim dışında da çok şey öğrendim..Bilimsel yazılara da dayanarak, bu yazıyı yazmış oldum. Sizinle de paylaşmak istedim. Astrolojiyi seviyorum..."Güneş ışınını düşünün. Yakında olduğunu söyleyebilirsiniz, ama bir dünyadan öbür dünyaya onun peşine düşerseniz, onu asla yakalayamazsınız. Uzak olduğunu söyleyebilirsiniz, ama tam gözünüzün önündedir. Onu kovalarsanız, o sizi atlatır. Ondan kaçarsanız, o her zaman oradadır. Bu örnekten, her şeyin asıl doğasının nasıl olduğunu anlayabilirsiniz. " Huang-Po
*
28 Ağustosta Tam ay tutulması gerçekleşiyor. Evren böyle bir olaya şahit olurken, bizlerde bu tutulmadan nasibini alacağız. Türkiye’de gündüz vakitlerinde gerçekleşen ay tutulmasını malasef izleyemeyeceğiz.. Gelecek 2011 Haziran ayında gerçekleşecek ay tutulmasına belki... Ama içimizde olanları izleme şansına sahibiz..İzliyor muyuz? Ya da hissettiklerinizi ay tutulmasına bağlıyor musunuz bilmiyorum..İnanır mısınız ya da..Ben yine de yazıyorum..
*
Geçmişe bakılırsa, atalarımız her şeyin değiştiği, hareket ettiği bu dünyada kendilerine değişmeyen, referans olarak alabilecekleri bir takım dayanak noktaları aramışlar. Çünkü varlıklarını sürdürebilmenin yegane şartının bulundukları yere uyum sağlamalarına bağlı olduğunu düşünmüşler. Bu noktada en rahat izleyebildikleri Güneş ve Ay onlar için bir kaynak olmuş. Güneş’in ve Ay’ın hareketlerine göre yaşamlarını düzenlemek isteyen toplumlar onların hareketlerinin düzenli kayıtlarını tutarak bu hareketlere göre düzenlenmiş takvimler hazırlamışlar. Buraya kadar her şey güzel, fakat gökyüzünde arada sırada gerçekleşen bir olay var ki, bu zaman zaman tarihin akışını değiştirecek olaylara bile sebep olmuş: Tutulmalar. Artık günümüzde ilkokulda öğrenmeye başladığımız tutulmaların eski çağlarda toplum üzerinde çok korkulan bir etkisi varmış. Yakın tarihimize kadar böyle zamanlarda kurbanlar kesilir ve dualar edilirmiş. Eski çağlarda ve tarihin değişik dönemlerinde tutulmaların bilgisine sahip olan rahiplerin, kralların veya kötü niyetli kişilerin bu bilgilerini halk üzerindeki güçlerini pekiştirmek veya kendilerine çıkar sağlamak amacıyla bir fırsat gibi kullandıkları da olmuş..
*
Ve gelelim tutulmaların bize etkilerine... Astrolojik olarak etkilerine... Güneş tutulmasına değil, yakın tarihte gerçekleşecek olan Ay tutulmasının bize etkilerine ve nedenlerine...
*
Tam ay tutulmaları Astrolojik olarak burçları ve bizi hayli etkiliyor aslında...Bu etki tutulmanın olduğu tarihin bir önü bir sonu da olabiliyor, 6 aylık evre halinde de hayatımıza yansıyabiliyor..Ne feci !!
*
Ay tutulması, dolunay halindeki ay’ın üzerine dünya’nın gölgesinin düşmesi ile Ay’ın kararması anlamına geliyor.. Ya da güneş tutması ve ayı gölgede bırakması da denebilir buna belki de... Güneş ve Ay, ( Gece ve gündüz) hayatımızı çok etkiliyor aslında.. Güneş hayatımızın eril yanlarını ( bireyliğimizi ) / Ay işe dişil yanlarını (kişiliğimizi) etkiliyor. Güneş’le ilişkilendirilen bireyliği
tanımlamanın en iyi yolu onu ruhumuzun “özü” veya varlığımızın çekirdeği olarak düşünmek... O bir ömür boyunca insanlığımızı geliştirirken bütün aktif ifademizin arkasındaki dürtücü gücü temsil ediyor. Ay’ın “kişiliğimizi” temsil ettiği söylüyorlar. Ama bu aslında, çok belirsiz bir ifade. Okuduğum yazıların ışığında, Ay’ın en azından bu yaşamımızda yanımızda getirdiğimiz “geçmiş” duygusunu temsil ettiğini söylemeyi tercih ediyorum. Ay bu tür bir geçmişte (değişik geçmiş yaşamlarda) hassasiyetle geliştirdiğimiz karakter özelliklerini temsil ediyor demek daha uygun.. . Bunlar şimdi, bu yaşamda içgüdüsel biçimde bizim lehimize çalışan yaşam tecrübeleri.. . Bunlar bizim için koruyucu, hatta bazen savunucu, gibi davranan doğuştan gelen, kökleşmiş niteliklerimiz..
*
Diğer bir dişil enerji açıklaması ise, Ay tarafından en belirgin şekilde temsil edilen insan fonksiyonu "annelik"... “Annelik “ kavramını da içine katarak dişil enerji nedir peki...? Yaptığımız annelik ve bize yapılan annelik. Bu ikisinin birbirlerinden ayrılması çok zor aslında.. Bu fonksiyon için daha az cinsiyet ayrımcılığı yapan kelime ise "besleyici olmaktır" -neticede ilgiyi, bakımı ve sevgiyi annelerimiz kadar babalarımızdan ve başkalarından da görebiliriz. Ay bizim diğer insanları ne kadar kollayabildiğimizi, isteklerini ne kadar doyurabildiğimizi ve aynı ihtiyaçları kendimizde ne kadar kabul edebildiğimizi tasvir eder. Bizim "bağlılık" konusunda rahat olup olmadığımızı gösterir. Başkalarına ihtiyaç duyma duygumuza katlanabiliyor muyuz, aktif olarak ihtiyaçlarımızın peşine düşebiliyor muyuz? Ve benzer şekilde, başkalarının bizden talep ettikleri ihtiyaçlara yanıt verebiliyor muyuz?
*
Ay aynı zamanda güvenlik duygumuz üzerindeki, bebeklik döneminden kalma, bilinçsiz ancak çok önemli olan yetiştirilme etkilerini gösterir. Bu bilinçsizdir, çünkü etkileri konuşmaya başlamadan önce alırsınız. Bunlar; bebekken nasıl bakıldığımız, nasıl doyurulduğumuz ve ağladığımızda nasıl bir tavırla karşılaştığımızla ilgilidir. Tüm bunlar ister büyük bir sevgiyle, ister endişeyle, kayıtsızlıkla veya düşmanca davranışlarla karşılansın, çocuk bundan bir biçimde etkilenir. Hayatımızın bir döneminde yaşantımızı devam ettirebilmek için kaçınılmaz olarak ailemizin yardımına bağımlıydı
k. Bu durumda, bu konuşma öncesi dönemde nasıl bir ebeveynlik modeli gördüğümüz, içinde yaşadığımız dünyaya takınacağımız tavrı da şekillendirecektir. Yaşadığımız dünya güvenli bir yer mi, yoksa düşmanca mı? Kendinizi sevilebilir birisi olarak hissediyor musunuz? İstenilen birisi mi, yoksa zor katlanılacak birisi mi olduğunuzu düşünüyor musunuz? Konuşma öncesi dönemde temel güvenlik duygusunu ya geliştiririz ya da bu konuda başarısız oluruz. Temel güvenlik duygusu demek, dünyayı ve üzerindeki insanları iyi ve güvenilir bulmamız demektir. Yaşamın bu bölümünün diğer insanların bize yaklaşmalarına izin vermemizde ve hayatı rayına oturtmamızda büyük bir etkisi vardır. Bu dönem aynı zamanda yaşamı bir bütün olarak görüp nasıl kurguladığımız konusunda da büyük bir öneme sahiptir.
*
Tutulma esnasında birkaç dakika da olsa Güneşin ve ışığın enerjisi, Ay yani dişil enerji tarafından bloklanacak. Bu yaşamın veya enerjinin barajlanması-şalterlerin kapatılıp açılması anlamına da geldiği için, hayatlarımızda daha önce başlamış bir dönemin bitişi olarakta algılanabilir. Diyorum ya size, Eylül çok farklı olacak..
*
Eğer 28 Ağustosta Güneş tutulması olsaydı, bu daha negatif etkiler bırakabilirdi üzerimizde (nedenlerini güneş tutulmasında yazmayi tercih ediyorum şimdilik) ... Ay tutulması Astrolojide duyguları ve bitişleri sembolize ediyor.. Bu dişil enerjinin tutulma esnasında dünya tarafından engellenmesi, maddi kaygılarımızın manevi ışığı arama çabamızı engellediği anlamına geliyor. Bu tutulma, işte bu yüzden karanlıkta yolumuzu bulmamızda, sahip olduğumuz bakış açısının ne kadar önemli bir rolü olduğunu anlamamız gerektiğini bize hatırlatacak.. Duygular, bu dönemde toplumsal etkilere göre daha etkili olacak.
*
Yolumuzu kaybetmiş gibi hissedebiliriz, şiddet ve derin üzüntü hissedebiliriz, bütünlük, kendini dışa vurma, iletişim kurma, kendini başkalarına sunma, gizli kalmış şeyleri açığa çıkarma, kararlar verme, harekete geçme, meydan okuma, çaba gösterme, değişiklik yapma, yeni bir bakış açısı kazanma, başkalarıyla ortaklık kurma, daha büyük riskler alma, daha hızlı adımlar atma, yerinde duramama, işleri yetiştirmeye çalışma, duyguların şiddetlenmesi, heyecan ve paniğe kapılma gibi hisler yaşayabiliriz, belki de yaşıyoruz..Fakat tüm bu duygular ve hareket sonunda bize farkındalık ve aydınlanma getirecek.
*
Astrolojide tutulmalar evrenin dramatik değişimler yaratmak için kullandığı en güçlü araçlar.... Bizi razı olduğumuz rahat koşullardan sarsarak çıkarır, bize yeni maceralar ve ayrıca bazı gizemleri çözmek için gerçekleri de peşi sıra getirirler. Bu arada bizi ileriye doğru ittirir, zannettiğimizden daha güçlü olduğumuzu görmemizi ve daha da güçlenmemizi yardımcı olurlar. Tutulmalar ısrarcı ve zorlayıcıdırlar ama bizi harekete geçirmekte etkilidirler. Normalde ertelenen bazı kararlar tutulma sırasında bir anda verilir.Tüm bu etkilerde tutulmanın 5 gün önü- 6 gün sonu gibi belirli bir sürece değil, uzun bir döneme de yayılabilir.
*
Gezegenler kısmına hiç girmeyeceğim.Yaptıkları transit geçiş, açıların hepsi bize evimizde- kariyerimizde- aşk ilişkimizde- para ile ilgili konularda oynak durumlara sokabiliyor.
*
Tüm bunları ister yaşadığınızı hissedin, ister bunun sadece bir doğa olayı olduğunu düşünün yine de size tavsiye olarak ani öfke patlamalarınıza, duygu yoğunluğunuza, değişimlere kulak verin.Çünkü denildiği gibi o gün şalterler açılıp kapandıktan sonra yeni bir dönem başlayacak..Suni çıkışlar, kontrol edilemez his ve davranışlarınızın iç nedenlerini sorgulayıp temize çıkabilirsek, bize farkındalık ve aydınlanma getirecek çok güzel ve temiz bir döneme başlayacağız..
*
Tüm bu bilgiler üstüne, astrolog Rezzan Kiraz gibi oldum ama...Aslında yazıma biraz sonra okuyacağınız efsaneyi hikayeleştirerek başlayacaktım.. Ama yazı efsaneleşmek değil, bilimselleşmek istedi....
*
İyi tutulmalar diliyorum hepinize kazasız-belasız...
Eylül ayı hepimiz adına güzel olacak...Biliyorum..
*
“Efsaneye göre Ay tutulması”
“efsaneye göre ay bir gün, güneşin ışığını habersizce alıp kullanır ve ışık yaymaya başlar, bunun üstüne yıldızlar mahkemesi kurulur ve aya sonsuza dek gündüzleri yasaklar. o günden sonra ay yalnızların sırdaşı kimsesizlerin dostu olur. Sadece ay tutulmalarında açık görüşe izin verilir ve ay o gün yeryüzüne inip arkadaşlarıyla görüşür.”
Brajeshwari