kimilerinin yara izleri yüzündedir
bir kahramanlık taşır orada öylece...
kimilerinin dizlerinde vardır yaranın izi...
yüksek bir yerden düşmüş olabilir belki....
kimilerinin yara izleri çocukluktan kalma.. Unutulmuştur orada...
kimilerinin yara izleri çocukluktan değildir... büyümeye koşarken olmuş olabilir..
kimilerinin yara izleri kalbindedir... bir aşktan hatıra...
kimileri yara izini tutarak yazar,
ya ondan aldığı güç ile yazmakta...
ya da kelimeler ile pansuman yapmakta oraya...
bazen de elin hemen altında saklanmaya çalışılmakta,
YARA aslında hala için için kanıyor da olsa....
Ders bitmişti. Öğrencilerle ayaküstü sohbete başlamıştık. İçlerinden biri benimle konuşurken hep gözlerini kaçırıyordu. Gözü gözüme değdiği anda, gözlerini çevirip düşüncelerini savuyordu aklından... “Bu gözünün üstündeki iz ne güzelmiş” diyivermiş oldum aniden.. Yüzünde bir soru işareti belirdi,” Gerçekten mi?” dedi şaşkınlıkla gülümsedi.. “Öyle” dedim. “Boncuk gözlerine, kalbinden yansıyan duru güzelliğine hoş bir nişan gibi..." Rahatladı bir anda...”Sana ait, senin o ve sende güzelliğe bürünmüş çok güzel bir iz.." Öyleydi gerçekten... Bütünün içinde, bir anlamdı ona anlam katan, simetride farklılaştıran... Ben bunu dediğimde daha da rahatladı, eli gitti gözünün üstüne, üzerine sürdüğü koyu farı silindi, farkına bile varmadı o an.
.
Ders bitmişti. Öğrencilerle ayaküstü sohbete başlamıştık. İçlerinden biri benimle konuşurken hep gözlerini kaçırıyordu. Gözü gözüme değdiği anda, gözlerini çevirip düşüncelerini savuyordu aklından... “Bu gözünün üstündeki iz ne güzelmiş” diyivermiş oldum aniden.. Yüzünde bir soru işareti belirdi,” Gerçekten mi?” dedi şaşkınlıkla gülümsedi.. “Öyle” dedim. “Boncuk gözlerine, kalbinden yansıyan duru güzelliğine hoş bir nişan gibi..." Rahatladı bir anda...”Sana ait, senin o ve sende güzelliğe bürünmüş çok güzel bir iz.." Öyleydi gerçekten... Bütünün içinde, bir anlamdı ona anlam katan, simetride farklılaştıran... Ben bunu dediğimde daha da rahatladı, eli gitti gözünün üstüne, üzerine sürdüğü koyu farı silindi, farkına bile varmadı o an.
.
İzler vardır. Çirkindir, çirkin diye bilip, onu öyle taşıyana....
İzler vardır taşıyanın kabuluyle güzelleşir, parçası olur onun, bütünleşir.
Ben çok severim izleri... O İzleri takip etmeyi...
İzler vardır. Çirkindir, çirkin diye bilip, onu öyle taşıyana....
İzler vardır taşıyanın kabuluyle güzelleşir, parçası olur onun, bütünleşir.
Ben çok severim izleri... O İzleri takip etmeyi...
.
Bal rengiydi gözleri, kızıl kahveydi saçları... Teni bembeyazdı. Ben ona incir surat derdim. Öyle güzeldi ki, incir gibi "ye beni" derdi adeta... Yüzünün sol tarafında, köpeğinin bıraktığı ince bir iz taşırdı kaşının ortasından yanağına kadar inen... Ona baktığımda, yüzünde o yaraya rağmen köpeğine duyduğu sevgiyi görürdüm. Küçüktü, kendinden 3 kat büyük köpeğine sarılırken olmuştu yara. Yüzü kanlar içinde, oynamaya devam ettiğini anlatırdı her defasında... Köpeği öldü, o hep o izi taşımaya devam edecekti kendi yüzünde, köpeğini hatırlayarak sevgiyle...
.
Benimde bacağımda bir izim var böyle... 18 yaşımda, yazlık evimizin olduğu yerde, motosiklette kiralanıyordu. Rüzgarı seviyordum o zamanlarda da... Bir de çok aşıktım birine, daha hızlı gitmek istiyordum olduğu yere... Motosikleti akşam saati dükkana teslim ederken, bacağımı egzost borusuna yapıştırdım. Çok acı çektim, 2 hafta denize giremedim. Geçti acısı bir süre sonra, ama izi kaldı o zamandan hatıra... O yara benimle beraber büyüdü. Bileğimde olan yara şimdi dizimin yakınlarında... Her gördüğümde, o deli hallerimi hatırlarım. Yine olsa, aşk için yine yaralanırım. Çocukken duvara çizerek boy ölçülür ya, ben o yaranın dizime gelişiyle üzerimde çizdim büyümemin çizgilerini adeta...
.
Benimde bacağımda bir izim var böyle... 18 yaşımda, yazlık evimizin olduğu yerde, motosiklette kiralanıyordu. Rüzgarı seviyordum o zamanlarda da... Bir de çok aşıktım birine, daha hızlı gitmek istiyordum olduğu yere... Motosikleti akşam saati dükkana teslim ederken, bacağımı egzost borusuna yapıştırdım. Çok acı çektim, 2 hafta denize giremedim. Geçti acısı bir süre sonra, ama izi kaldı o zamandan hatıra... O yara benimle beraber büyüdü. Bileğimde olan yara şimdi dizimin yakınlarında... Her gördüğümde, o deli hallerimi hatırlarım. Yine olsa, aşk için yine yaralanırım. Çocukken duvara çizerek boy ölçülür ya, ben o yaranın dizime gelişiyle üzerimde çizdim büyümemin çizgilerini adeta...
.
Görünen yaralar vardır böyle... Bir iz taşır, hikayesi vardır. Ne güzelmiş dedirtir hep bana...
Görünen yaralar vardır böyle... Bir iz taşır, hikayesi vardır. Ne güzelmiş dedirtir hep bana...
.
Bir de başka izler vardır, insanlar yüreğinde taşır. Görünürler bazen, bazen de saklanırlar yolunup durdukları kabuklarının altında... Ben o izleri de severim. Beyazlamaya başlayan saçlar gibi, yaşama dair anılardır onlar, varlığı sevilerek taşınabilir.
Bir de başka izler vardır, insanlar yüreğinde taşır. Görünürler bazen, bazen de saklanırlar yolunup durdukları kabuklarının altında... Ben o izleri de severim. Beyazlamaya başlayan saçlar gibi, yaşama dair anılardır onlar, varlığı sevilerek taşınabilir.
.
Kimi saklamayı seçer, fondotenle örter yaralarının üstünü...
Yokmuş, hiç olmamış gibi...
Oysa yürek fondoten tutmaz, yara ister istemez gösterir köşeden kendini...
Kimi saklamayı seçer, fondotenle örter yaralarının üstünü...
Yokmuş, hiç olmamış gibi...
Oysa yürek fondoten tutmaz, yara ister istemez gösterir köşeden kendini...
.
Bazımız yaralı bereli sanar onunla kendini...
Bazımız taşır üstünde onu, sadece ona ait olan değerli bir mücevher gibi...
.
Bazımız yaralı bereli sanar onunla kendini...
Bazımız taşır üstünde onu, sadece ona ait olan değerli bir mücevher gibi...
.
Bugün bir arkadaşım oldu benim. Kendisi tam 6 yaşında... Parmağımdaki obsidyen yüzüğüme baktı, sonra da cebinden bir taş çıkarttı heyecanla... Taşı gösterip, bundan yüzük yapmak istediğini söyledi...” Ama bu alalade bir taş” dedim görgüsüzce. ”Başka yüzükler alayım ben sana, mesala uğur böcekli, barbie bebekli ?”. Hayır dedi ısrarla “Bunu istiyorum. Bunu takacağım ben...” Gülümsedim içimden... İpe bağladık taşı, altından ataçla yüzük yaptım parmağına, bir de sağlam olsun diye yapıştırıcı sürdük taşın altına. Tüm gün eli havada dolaştı Leydi havasında... Herkese gösterdi yüzüğünü... Onu öyle görenlerden biri sordu...”Ne güzel bir yüzük bu, taşı nedir, değerli mi”... “Evet” dedi ama anımsayamadı bir anda... Koşarak yanıma geldi. Kulağıma fısıldadı.” Hani bir taş vardı ya.. hımm... Elmas !! Elmas !!...” dedi ve hızlıca gitti soruyu soranın yanına... Adamın pantolununu çekiştirip, ”Elmas bu, baakk” dedi yüzüğünü uzattı tüm ihtişamıyla, üzerine de hikayeler uydurdu sonra. Gülümsedim.
.
Kimine göre, cebinde bir elmas yok yüzük yapılabilecek..
Kimine göre, yüzüğümüz yok, üzerinde böcek yada bir barbie bebek..
Kimine göre, ipten ve ataçtan yüzük mü olur ?
Kimine göre yerdeki taş, bildiğin çakıl taşı işte....
Ayrıca elmas yüzüğü olsa ne yapacak ki?
Kimisi senin yüzüğünü çöp der, güzelmiş derken yüzüne...
.
Kimisi cebindeki taşları hala saklamakta en kuytu köşede, kendisi bile görmez o dipte...
.Kimine göre, cebinde bir elmas yok yüzük yapılabilecek..
Kimine göre, yüzüğümüz yok, üzerinde böcek yada bir barbie bebek..
Kimine göre, ipten ve ataçtan yüzük mü olur ?
Kimine göre yerdeki taş, bildiğin çakıl taşı işte....
Ayrıca elmas yüzüğü olsa ne yapacak ki?
Kimisi senin yüzüğünü çöp der, güzelmiş derken yüzüne...
.
Kimisi cebindeki taşları hala saklamakta en kuytu köşede, kendisi bile görmez o dipte...
...
O Elmas yüzüğünü taşırken etrafta,
Saklamamasını diledim eğer birgün hepimiz gibi
Saklamamasını diledim eğer birgün hepimiz gibi
olur da yara alırsa...
.
İçimden "umarım böyle taşırsın" dedim
Elmas bir yüzüğü taşıyan Leydi havasında..
.
İçimden "umarım böyle taşırsın" dedim
Elmas bir yüzüğü taşıyan Leydi havasında..
.
Kim değer biçebilir ki,
Kim değer biçebilir ki,
sen onu elmas bildikten sonra..
.
.