Yarın çocuklara vereceğim derse hazırlanıyorum. Bir yandan da yeni bulduğum müzikleri dinliyorum. Mola verdiğimde blogları dolaşıyorum. Sevgili Evren, Oyun ve oyuncak üzerine bir yazı yazmış. Bir nedeni vardır bunu görmemin diyerek yazıyı okuyorum. Son cümle beni düşündürüyor. Şöyle yazıyor. "We do not stop playing because we grow old, we grow old because we stop playing" ..
.
Büyümeyi, öğretileri, hayatın getirdiklerini, tüm bunlara karşılık çocuk ruhunu, onların tertemiz algısını, bir zamanlar bizim de nasıl çocuklar olduğumuzu o kadar çok düşünüyorum ki son zamanlar... Aynı gün hem çocuklarla yoga yapıyorum ve bir kaç saat arkasından yetişkinlerle... Çocuklarla herşey oyunun içinde, yetişkinlerle ise gerçeğin peşindeyiz. Çocuklarla parmak ucuna çıkıp, kollarımızı kaldırıp zürafa oluyoruz. Zürafa ağaçlardaki yaprakları yiyor ve biz eğleniyoruz. Yetişkinlerle aynı harekette; omuzları ve sırt kaslarını esnetiyoruz, baldırlar ikinci kalp merkezi, bu hareket bacaklara kan pompalıyor ve parmak uçları ile yürümenin, kanıksadığımız yürüme stilinden farklı oluşu nedeniyle farkındalığımızı arttırdığından bahsediyoruz.
.
Zürafalar mı?
Onlar Afrika'da yaşıyor...
.
Büyükler de çocuk yogası dersi alsa ne güzel olur. Derslere girebilseler; güzel bir kitabı bitirmiş, filmdeki kahramanda kendini bulmuş ya da bir kişisel gelişim seminerinde kendi hakkında bazı cevaplara ulaşmış kadar mutlu olabilirler.
.
İşte bu nedenlerden dolayı; dersi versem de, en çok kendim için o derslere girdiğimi iyi biliyorum :)
.
Şimdi yaşı büyük çocuklara bir şarkı hediye etmek istiyorum.
Hatırlasınlar, eğlensinler ve çoşabilsinler diye...
arada alkış tutmayı unutmayın :)
Sevgiler...