( Bu yazı hiçbir kimse veya olaya dair değil, kendi bağımlı olduğum duygulara veda niteliğinde yazılmıştır.. Bazi bitkilerimi büyütüyorum zevkle hala bahçemde.. Umudumu yitirmeden, aynı ilk gün ki aşkla...)
Fısıltıların çiceğidir o.. Sarmaşık... Sarılmak ki, dünyada bir çok insanın beceremediği...
Bir köşeden başlar büyümeye... Gölge ve kuytu yerdir orası.. Sarılmak için büyür... Varolur belkide sarılacağı binanın hiç farkında olmadığı o kör köşesine..
Bilir mi o kör köşeyi derim her sarmaşık gördüğümde.. Köşeleri mi sever yoksa ... Onlar sizinde köşelerinizden mi sızar, dış duvarlarınızdan en gizli odalarınıza....
Her büyüme gibi, heyecan katar, yeşilliği ve sarmalamasıyla insanı... Duvarınız sayesinde büyür sanırsınız, oysa doğadır onu vareden, unutursunuz.... O duvarlar ki, en dış çeperiniz, korur sizi kaleniz gibi...
Sarmaşıklar, arap saçları gibi karışık değildirler.. Aşağıya doğru ilerlemez büyümeye olan iradeleri... Yükselir onlar, büyür yaprak yaprak... Uzar sarmaşık sizi de içine sararak.....
Bir sicim bağlarsınız büyüsün diye.. Büyüdükçe unutursunuz o sicimi... Sonra büyüdüğünü görerek mutlu olursunuz sadece.... Yolunu sicimle siz seçseniz de, yana doğru ilerlemeye başlamıştır çoktan dış çeperinizde... Sonra yine ipler dolarsınız bedenine... Siz hizaladıkça, o dağılır.. Unutursunuz yine, yolunu çizmek için uğraş verdiğiniz sicimi de, ipi de.......
Sarmaşıklar sıcak tutar evinizi derler... Duvarlarla nefes aldığındandır belki... Duvarlar ve yapraklar bir nefes alır...O bir nefes duvara yetmez işte...Nefes alamaz olur duvar, sarmaşık büyür, ısıtır evi ve her köşeyi, içten içe çoşkulandırır... Gerçi kim sarılsa size öyle, sıcacık olmaz mı içiniz de , yüreğiniz de...
Balkonlarımızdan geçer, içeriden kök vermişse odalarımız arasında dolanabilir sarmaşık.. Ve bazen manzaramız olabilir bizden dışarıya bakarken... İçinde böcekler besler, onları da taşır çeperlerimizden... Çoğalır, kemirir, olmadık yerde karşımıza çıkar o minik minik böcekler.... Suçlu hep böcekler olur, sarmaşık sadece büyür.... Suçluyu görmeyiz, derdimiz belki de sadece “sarılınmış olmak”..
Bazen biz dikeriz kendi topraklarımıza, ayağımızın ucuna.. Sarsın diye bizi...Sarsın...Sarılmaya ihtiyaçtan...Sarılınmaya... Kale gibi sağlam duvarlarımız vardır ama yetmez.. Bir güzellik katar çehremize, sıcak tutar..Fısıltı çiceğidir o, kulağımıza fısıldar.. O büyüdükçe beraber uzanırız sanırız gökyüzüne... Çoşkuyla büyür..Güneşe yaklaştıkça, sanırsınız ki sizde güneşe artık yakınsınız..
İncir ağacının kötü kalpliliği yoktur sarmaşığın köklerinde... Duvarları parçalamaz o, yolları ayırmaz.. İncir ağacı, toprağında yılanlar besler, dallarında cinler taşır, terkedilmiş evlerin dibinde zaferini işaret eder kimilerine göre de.. Oysa ahh o sarmaşık... ince ince yol alır. Hayatınızda sevdiğimiz ve severek körü körüne sarılsın dediğimiz herşey gibi sarılır bize ..
Sarmaşık duygularımız, sarmaşık ilişkilerimiz vardır bizim... Besleyip büyüttüğümüz böyle... Sarılmaya ihtiyaçtan... Sarılınmaya belki de.... Her sarmaşık gibi sanırız sıcak tutarlar bizi... Her sarmaşık gibi odalarımızdan sinsice girerler içeri...Ve biz onları besler büyütürüz, sanırız ki beraber uzanabiliriz gökyüzüne ve güneşe... Yanılırız.. Adaletlidir güneş oysa her birimize....
Budanması uzun zamandır ihmal edilmiş, tüm dallarıyla beni saran sarmaşıklarım.. Sarmaş dolaş bir hayat geçireceğimizi sanmıştım. Oysa siz bana değil, ben size sarılmışım bunca zaman.. Anladım....
Budadım sizi bugün...
Ve biliyorum güneş beni de ısıtır, sever ve büyütür..
Adaletlidir güneş çünkü her birimize.... Artık biliyorum..
Ve şimdi gerçekten nefes alıyorum duvarlarımla, bedenimle..
Duvarlarım çıplak kaldı...
Kalsın...Sağlam kaldığı sürece çıplak kalsın...
Odalarımı soğuk sanıyorum...
Oysa içerde ben varım... Isıtırım nefesimle....
Ve sarılınmıyor artık bedenim bir sarmaşığın yalan aşkıyla sarılınmak-sarmalanmak ihtiyacı içinde.. Olsun..
Ve sarılınmıyor artık bedenim bir sarmaşığın yalan aşkıyla sarılınmak-sarmalanmak ihtiyacı içinde.. Olsun..
Ben sıkıca sarılıyorum kendime...
...
Brajeshwari / 03.06.2008
1 yorum:
çok duygusal olmuş
bana sonbaharı hatırlattı...
Yorum Gönder