30 Ağustos 2008

Yanlış !! .. Kahve uyku getirir...


Elbiselerini çıkardığında, taşıdığı kimliğini de soyundu..
Kirlenmişler miydi?
.
Pijamasının içinde, özgürlüğüne kavuştuğunu hissetti.
Bir anda gözüne çarptı
ayna da kendisi..
Bu kimdi?
Tanımadı..

Gün boyu gördüğü yüzler aklına geldi.. Arzu'nun saworsky taşından olma renk değiştiren küpelerini, apartman görevlisi Zülfikar efendinin ”günaydın abla” derken dudaklarını markeleyen ağzının içine düşen cılız bıyığını hatırladı. Kapıyı açtığında ikidir karşılaştığı kedi 6.kattaki tombul kızın evden kaçan kedisiydi, Boncuktu adı.. Sonra asansörde komşu teyzenin bıraktığı ağır çiçek kokulu parfümü burnuna çalındı.. Herşeyi hatırlıyordu da ya bu yüz, aynada gördüğü bu yüz de kimindi...


Kendini tanıştırdı kendisine... Olmadı..
Yalan bir tanışma oldu..
Samimi olmaya çalıştı aynadaki aksine..
Yapmacık oldu..
Sonra aynanın kendisine “aramızdan çıkmalısın” diyerek odadan ayrıldı..

Salonda bir kahve içmeye karar verdi.. Cattle onu bekliyor gibiydi.. Mutfaktağın en mutlusu, en çok kullanılan şımarığı.. Kahve bardağını eliyle kavradı, salona doğru yol aldı. Ellerini tanıyordu.. Bakardı onlara sık sık gün içinde.. Bazen güzel görünürdü elleri ona, bazen yorulmuş, bazen de yorduğunu görürdü ellerini... Yemeğini eliyle yiyenlerin daha çok tad aldıklarına inandıklarına benzer, en çok ellerini boya bulaşmışken sevdiği zamanlar aklına geldi..

Günün yorgunluğunu çekmiş ayaklarına baktı sonra uzattığı pufun üstünde.. Vücudu paralel, ayakları dünyaya dik olmayı arzu ederdi günün bu saatlerinde... Komikti ayakları... Ayağına bakan herkes komik birşey görür sanırdı.. Sevdiği herkesin ayaklarını hatırlıyordu, bu durumu hep kendince garipsedi...

Günün ödülüydü her zaman geceler... Karşısında duran ekrana baktı uzun uzun.. Televizyon işlevini yitirmişti aylardır.. Kumandaların yerini bile bulamayabilirdi belki de... Ondan akvaryumda yapamazdı yeni bir işlev kazanması adına... “Dursun” dedi..

.
Kahvenin yudumuyla beraber, duvarda asılı tablosu gözüne ilişti.. İngiltere sokaklarında vitrinden "bu benim olmalı" diyerek aldığı bir reprodüksiyondu alt tarafı.. Bir pencere önünde, üstü yarı çıplak bir kadın, kitabının okuduğu sayfasına parmağıyla işaret koymuş ve karşısında bir siyam kedisi birbirlerine bakıyorlardı.. Alındığı zamandan beri birbirlerine derin derin baktıklarını ve bundan hiç sıkılmadıklarını düşündü.. Bu görüntünün bir saniye sonrasında ne olduğunu gözünde canlandırmayı seviyordu her bakışında... Ama bu resmin o düşündüren ikinci saniyesinde ne kedinin, ne kadının neler düşündüğünü hiç bir zaman bilemeyecekti..

Babasının buraya ışık değil, "bu daha iyi olur" diyerek kendi elleriyle taktığı tavan pervanesini seviyordu... Serinlettiğinden değil.. Başının üstünde devinirken, sakinleştirdiği için belki de kendini... Döne döne yorulur muydu pervaneler... Ne çok sözü, ne çok kahkahayı yada ne çok düşünceyi çevirmiştir ordan buraya kimbilir.... “dön dönebildiğine, sen döndükçe ben durduğumu farkediyorum sayın pervane” derdi.. Kışın dinlenirdi bu pervane, unuturdu onun varlığını soğuk mevsimde.. Bu; belki de nankörlüktü yazı serin atlatmasını sağlamış işkolik pervane bey’e....

Manzarasından, karşıdaki apartmana gözü takıldı.. Bu apartman ona hep, Truman Show filmindeki esas karakterin kendisi olduğu hissini verirdi... Camları açık olan, yatak odalarını izledi.. Camdan içeriye sızan ılık esintinin, odalardaki uykuları nasıl derinleştirdiği aklına geldi.. Yatağın soğuk kısmını bulan bedenin, kendini uykuya güvenle ve serinleyerek bırakışını hissetti... Ürperdi içi bir anda... İçeride uyuyanları düşünerek, sessizleştirdi içindeki sesi onları uyandırmamak adına..

Kahvesinden bir yudum aldı... Balkondan gelen fıskıyelerin çıkardığı su sesini duydu... Güneşin altında gün boyu bu anı bekleyen çimenlerin kana kana serinlediğini düşündü, sıcak kahvesinden bir yudum daha aldı...

Dışarıda hala balkonda oturanlar vardı.. Seslerini duydu ona kadar ulaşan... Mutlu insanlar geldi gözünün önüne.. Yemek kırıntılarının olduğu masanın üstünde, sohbeti bölmemek adına "birazdan kaldırırız " denen kirli tabakları görür gibi oldu.. Ortada bir çoğu tüketilmiş kavun ve karpuz dilimlerinden oluşan başka bir tabak daha.. Gece boyu yorulmuş içki bardakları bitmiş - dolmuş - yemeğin sonunda yarım kalmış, sonra geceyi bitirmeye koyulmuş bazı bazı çay fincanları... Bir kahkaha geldi ardından masadan... Kahkahayla beraber, ağzını gülerken kapattı sanki sandalyelerden arkaya doğru salınan insanlar.... "Gece, bazıları için demek daha çok ödülle dolu" dedi.. Gülümsedi...

Kahvesini son bir yudumla bitirdi. Yatmak üzere odaya doğru yürüdü. Yine aynadaki kendisiyle karşılaştı kendisi.. ”Bu görüntü sadece aynanın bana gösterdiği” dedi içinden... Ona yinede “iyi geceler” dilemeli... Kendisi döndü, aynadaki de döndürdü onun aynanın görmediği tarafına doğru kendini .. “Saçma” dedi...”Bana bakmaya devam etmeliydin, taklitçi seni..”

Artık uyumalıydı..
.
Kulaklarının içinden tüm gün duyduklarını çıkardı, sessizleşti içi... Ellerini sabunladı, parmaklarını parmaklarıyla ovaladı... Gözlerini kocaman açtı sonra, o sırada karşısında banyodaki aynaya gelmiş onu taklit etmekteydi... Lensini çıkardı, flu flu bakıp, “bugünde gördüklerini unut” dedi, koydu suyuna.. Yüzünü yıkadı, günü yıkarmışcasına köpürterek tüm pisi, kiri.... Sonra fırçaladı dişlerini ve ses olarak dişlerine vuran sözcüklerini.. Ve son olarak mutfaktan getirdiği kocaman bir bardak suyu içti, bir güzel ferahlattı içini ...

Odanın ışığını kapattı..
Gecenin ikinci büyük ödülü için yatağına uzandı.
Bir süre tavana baktı
...baktı... baktı....
Gözleri yavaş yavaş ağırlaştı...
Tüm gün aklından geçen düşüncelerinin hepsini yumak yaptı,
tutmadı hiçbirini,
bıraktı...
Hepsi kafasını koyduğu yastığa
usul usul aktı..
Camdan esen serinliği hissetti bedeninde...
Gülümsedi ve derin bir uykuya daldı...
...
.

7 yorum:

Adsız dedi ki...

Thanks. Im Inspired again.

Mehtap Pasin Gualano dedi ki...

Cok ama cok guzel bir "gece ve ben" yazisi bu.. Biliyor musun ben de ayaklarima bakarim ve bunu baska bircok anlamsiz seye tercih ederim.. Gece sokaga tasan sesleri dinlerim, baska evlerdeki isiklara icerigi gormeden akip giderim..
Geceleri ve kahveyi severim..
galiba Fatih'ten once kitabi sen cikartacaksin..

:)den dedi ki...

Öykü tadında geçen bir günün izdüşümlerini okumak güzeldi.
Bir kupa kahve eşliğinde hem de:)
Hep yaz sevgili dostum...
Yakında görüşebilmek dileğiyle...

berrin dedi ki...

gece insanları var
gündüz insanları var
burcu cum
sen gececisin....
son dönem yazıların çok güzel

Adsız dedi ki...

Burcu Hanım
İnanılmaz güzel anlatıyorsunuz duguları , yazılarınızda ne kadar bütünleşiyor insan kendiyle ve farkındalık yarattırıyor her bir cümleniz ,silkinip kendine getirtiyor insanı
yüreğinize ve kaleminize sağlık
sevgiler

Brajeshwari dedi ki...

Cevap yazmalı her yoruma..İhmal ediyorum bunu yazmayı...Okundugum icin mutlu oluyorum teşekkür ederim hepinize..

Green card lottery
Lottery'den bloguma düştünüz ne güzel! (Bana da hep böyle şans vurur:) Okuyup yorum yazdığınız için mutlu ettiniz..Teşekkürler..

Mehtapcım
Seninde gecelerin kadını oldugundan hiç şüphem olmadı, komik ayakların olduğunu bende düşünüyorum..Kitap çıkartabileceğimi hiç düşünmüyorum..Ben her konuda acemi kalmayı seviyorum sanirim..Fatih'in yolunu da kesmek istemem dogrusu ya...

Gülden
Blog arkadaşım benim..Aramızdaki yolları birbirimizi okuyarak aştığımız için mutluyum..Sanırım buluşmamızda, yüzlerimizde tanıdık birşeyler aramak zorunda kalmayacağız tanıdık olduğumuzdan birbirimize..

Berrincim
Çok teşekkürler..Sana ve senin güzel yazılarına yetişmeye çalışıyorumdur belki de..Beraber büyüyoruz ya...Blogger arkadaşlarımın varlığı ilham veriyor..

derra
hoşgeldiniz..teşekkür ediyorum size de..Okuyup, yorum yazdığınız için çok mutlu oldum..

hepinize sevgilerimle...

Çağrı dedi ki...

Tesadufen gezdiğim blogunuzdaki bu yazı beni yasadıklarınızın içinde suruklerken kendi üslubuma ne kadar yakın buldugumu da belirtmeden edemeyeceğim.
Tesekkurler...