Bir anın içindeydim.
Apartman boşluğunda..
Bekliyordum sadece..
Ne evin içindeydim.
Ne de sokakta..
Oradaydım
Ortada,
Arada...
nefesim yankılanıyordu merdiven helezonunun
yukarıya doğru uzanan boşluğunda...
Sadece bekliyordum. Koşturarak gelmiştim. O gün hocamın dersini ben verecektim. Nanda’yı bekliyordum gelsin diye kapının anahtarıyla...
Arada...
nefesim yankılanıyordu merdiven helezonunun
yukarıya doğru uzanan boşluğunda...
Sadece bekliyordum. Koşturarak gelmiştim. O gün hocamın dersini ben verecektim. Nanda’yı bekliyordum gelsin diye kapının anahtarıyla...
Dışarıda beklemek yerine içeri girsem keşke dedim. Şans bu ya, kadının biri yürüyüşten geldi açtı kapıyı, teşekkür ederek süzüldüm alt kata... Karanlıktı. Yorgundum da... Kapıya bakan merdivene yığdım eşyalarımı, beklemek için oturdum basamağa...
Ses yoktu ortalıkta... Yan kapıdan evin içinden mutfakta birinin yemek yaptığını hissettim. Aynı anda dışarıdan bir arabanın geçişini dinledim.
Boruları saydım, kapıdan oturduğum merdivene kadar olan merdivenleri saydım. Kapılara baktım... Neye açılıyor, neye kapanıyorlardı acaba ?
İçeride ne yaşınırdı? Kapının arkasındaki orada mı kalırdı, dışarıya taşınmazmıydı? Dışarıya her çıkışta, nereye giderdi ayaklar... ve Dışarıda ne vardı?
Dışarıdan gelmiştim, içeriye girmek istedim ve unuttuğum bir bölgede öylece oturmaya başladım o "an" orada..
Ne evin içiydi orası, ne dışarısı... Kendimin, varlığımın, var saydıklarımın, beni var ettiğimi sandıklarımın dışındaydım. Ben dediğim evin dışındaydım. Dışarısı vardı birde... Hayatın içine açılırdı kapı... İnsanların, sokakların, dönemeçlerin olduğu, yokuşların, çukurların, egoların, hırsların, iş yerlerinin, arkadaşların, aşkların, hatıraların ve yaşamdı orası... Bazen kendimi hayata kapatırdım o kapılardan ve bazen de hayata dönerdim o kapıların eşiklerinden geçerdim... Arada hep aynı apartman boşluğundan geçerdim de, farkına varmamıştım hiç böylesine... Ordaydım... İki kapının arasındaki o tarafsız bölgede... Kendimden dışarıda, hayatın bir kapı arkasında...
Ben hep kapılardan geçerdim, kendimi evde bırakıp, kalanımı orada saklar, hayata akar, işin kapısından geçer, iş kadınını orada bırakır ve yogaya giderdim. Kapıyı çalardım yogaya başlamadan önce de... İçeri girerken, dışarıda bırakırdım hayatın keşmekeşini ve en önemlisi kendimi... Orasıydı nefesimi hatırladığım, tüm ben’liklerimden sıyrıldığım kapı... Halbuki burada, bu merdiven basamağında bulmuştum. Oturduğumda farkettim tüm gerçeği...
Bugün işe gelirken, Ben dediklerimden çalışkan, ciddi, düzenli olanı toparlayıp, Ben kapısından geçirdim, içeride kalanlarımı kilitledim sakladım akşam geri dönecek bütünleyecektim hepsini nasıl olsa... Hayata çıkmadan önce, yürüyerek inmeye karar verdim asonsör yerine... 7. katta durdum ve oturdum merdivene...
Hangi kapılardan geçiyoruz dedim içimden... İki kapı arasındaki boşlukları unuttuğumuzu hatırladım...
Yakınınızda bir kapı vardır mutlaka...
İşin kapısı... Evin kapısı...
Ve bir apartman boşluğu vardır hayata açılan kapıya gelmeden arada..
Bir kaç dakika bile olsa...
Oturun derim orada...
İçerideki kimliğinizin, içeride kaldığını göreceksiniz..
Henüz dışarıya da adım atmadıysanız...
Kalın orada...
O boşlukta bakın kendinize ve boşluktaki yansımanıza...
kapılara bakın..
Merdivene
basamaklara
Ses yoktu ortalıkta... Yan kapıdan evin içinden mutfakta birinin yemek yaptığını hissettim. Aynı anda dışarıdan bir arabanın geçişini dinledim.
Boruları saydım, kapıdan oturduğum merdivene kadar olan merdivenleri saydım. Kapılara baktım... Neye açılıyor, neye kapanıyorlardı acaba ?
İçeride ne yaşınırdı? Kapının arkasındaki orada mı kalırdı, dışarıya taşınmazmıydı? Dışarıya her çıkışta, nereye giderdi ayaklar... ve Dışarıda ne vardı?
Dışarıdan gelmiştim, içeriye girmek istedim ve unuttuğum bir bölgede öylece oturmaya başladım o "an" orada..
Ne evin içiydi orası, ne dışarısı... Kendimin, varlığımın, var saydıklarımın, beni var ettiğimi sandıklarımın dışındaydım. Ben dediğim evin dışındaydım. Dışarısı vardı birde... Hayatın içine açılırdı kapı... İnsanların, sokakların, dönemeçlerin olduğu, yokuşların, çukurların, egoların, hırsların, iş yerlerinin, arkadaşların, aşkların, hatıraların ve yaşamdı orası... Bazen kendimi hayata kapatırdım o kapılardan ve bazen de hayata dönerdim o kapıların eşiklerinden geçerdim... Arada hep aynı apartman boşluğundan geçerdim de, farkına varmamıştım hiç böylesine... Ordaydım... İki kapının arasındaki o tarafsız bölgede... Kendimden dışarıda, hayatın bir kapı arkasında...
Ben hep kapılardan geçerdim, kendimi evde bırakıp, kalanımı orada saklar, hayata akar, işin kapısından geçer, iş kadınını orada bırakır ve yogaya giderdim. Kapıyı çalardım yogaya başlamadan önce de... İçeri girerken, dışarıda bırakırdım hayatın keşmekeşini ve en önemlisi kendimi... Orasıydı nefesimi hatırladığım, tüm ben’liklerimden sıyrıldığım kapı... Halbuki burada, bu merdiven basamağında bulmuştum. Oturduğumda farkettim tüm gerçeği...
Bugün işe gelirken, Ben dediklerimden çalışkan, ciddi, düzenli olanı toparlayıp, Ben kapısından geçirdim, içeride kalanlarımı kilitledim sakladım akşam geri dönecek bütünleyecektim hepsini nasıl olsa... Hayata çıkmadan önce, yürüyerek inmeye karar verdim asonsör yerine... 7. katta durdum ve oturdum merdivene...
Hangi kapılardan geçiyoruz dedim içimden... İki kapı arasındaki boşlukları unuttuğumuzu hatırladım...
Yakınınızda bir kapı vardır mutlaka...
İşin kapısı... Evin kapısı...
Ve bir apartman boşluğu vardır hayata açılan kapıya gelmeden arada..
Bir kaç dakika bile olsa...
Oturun derim orada...
İçerideki kimliğinizin, içeride kaldığını göreceksiniz..
Henüz dışarıya da adım atmadıysanız...
Kalın orada...
O boşlukta bakın kendinize ve boşluktaki yansımanıza...
kapılara bakın..
Merdivene
basamaklara
boşluğa
Veya içinize...
Ben kapısı ve Hayat kapısının arasında...
Ben kapısı ve Hayat kapısının arasında...
Kendinize açılan bir kapı vardır mutlaka orada...
Göz hizasında veya kalbinizin oralarda..
...
Kapıyla karşılaşma bir sonraki yazı da..
Görsel buradan alınmıştır.
11 yorum:
Bir sonraki yazıyı merakla bekliyorum.
bende öyle...
Aslında her gün gördüğümüz nesnelerin ne büyük anlamları,ne büyük işlevleri var..İçerdekiyle dışardakini ayırmak,saklamak kapının görevi belkide..
Ve boşlukta olmak..Huzursuzdur bana göre..Ne içerde,ne dışarda olmak.Belkide hiç bir yere ait olmamak..Sizce ?
gönül kapısı... açık olmalı her daim.
iki kapı arasındaki mesafe; bir adım kadar yakındır ama bir o kadar da uzaktır, niyet ise anahtardır:)
sevgimle..
Ya, çalınıp da "açılmayan" kapının ardında sevdiğin varsa! İşte kapıların en yürek yakanı bu olsa gerek bence.
ÇOOOKKKKK sevdim..
Bence; Nerede olursan ol en güzeli içine,içindeki Tanrı'ya açılan kapı. SAkin bir anıma saklamıştım bu yazını. İlk açtığımda okuyamadım tadı hemen geçmesin diye. iyi geldi bu saatte:)
Kapının bir an evvel göz hizana gelmesini diliyorum... Sevgiler..
ben kapısını aralayınca,ne kadar da başka benler olduğunu görüyoruz.benlikten azıcık uzaklaşıp başka kapıların arkasındaki benleri anlayabildiğimiz kadar insanız aslında.
çok güzel.yüreğinize sağlık.
sevgi varlığın temelidir.
ramazan ışık
Bu okuduğum en güzel yazılardan biriydi. Müthiş keşifler bunlar gerçekten.
Yorum Gönder