Aylin Hoca “çocukların ilgisini çekmek ve hayal gücünü geliştirmek için tüm yoga hareketlerini oyun haline getireceğiz” dediğinde gülümsedi içim... Burada olmaktan mutluyum dedim...
Her tür oyunu oynadık, bazen zürafa olduk, bazen kaktüs, bazen de komiklik olsun diye birbirimizi gıdıkladık. Bu işi çocuklarla yapmak harika olacaktı da, 18 tane kadının köpek duruşunda havlaması gerçekten şaşırtıcıydı.
Çocuk yogası öğreniyorduk. Oyunlar, oyun kurgusuyla anlatılan asanalı hikayeler, oyuncaklarla eğitsel çalışmalar... Hepsini bir grup çocukla paylaşma fikri, bende öğrendiklerim dışında binlerce yeni fikir doğuruyordu. Bunu da yapabilirim diyordum, not ediyordum defterime...
Biz stüdyonun bir duvarından diğer duvarına kurbağa gibi zıplarken, yada çember olup beraber kol kola girip uçak pozu yaptığımızda aklımdan sadece “ çocuklar bunda ne eğlenir ama” diye geçiyordu. Yaş ortalamamız 25- 40 arasındaydı. Hepimizin buraya geliş nedenleri farklıydı. Bir grup ana okul öğretmeniydi, bir grup kreşte çalışıyordu, pedagog vardı aramızda, anneler vardı sonra, bir de benim gibi bir kaç eğitmen... Hepimiz çocukca bir nedenden gelmiştik oraya...
Kendi nedenimi kursun ilk başladığı gün, tanışma kısmında söylemiştim. “Hepimizin içinde bir çocuk var. Ben de bu yüzden burdayım”...
Tüm ders boyunca içimdeki büyüğü, dersi ve oyunları öğrenmek için örgütledim. Notlar aldım durdum... Fakat içimdeki çocuğu bulmakta zorluk çektim. Yanımdaki matta köpek duruşunda havlayan kadınlar vardı ve ben her havlayışta irkildim. Tanrım ben nasıl bu kadar büyümüştüm..
Eve geldiğimde, geçirdiğim günden keyif aldığımı biliyordum. Ama bir yandan da sorup durdum, köpek pozunda neden havlayamadığımı... :) Oysa tüm gece rüyamda bir hikayenin içindeydim. Denizde taş oldum, ağaç oldum, balık oldum öğrendiklerimin eşliğinde... Hikaye de köpek duruşu yoktu, havlayamam diye belki de...
Dersten sonra bir hafta normal hayata devam ettim. Ama bu soru aklımın bir köşesinde durdu... Büyümüş çocuklara baktım durdum öylece... Olur da benim gibi irkilmesinler diye, İçimden havlar gibi yaptım onlara sessizce...
Sonra cevabı sokaktaki bir köpek ile göz göze geldiğimde buldum. Çocuk olmak, olmamayı gerektiriyor. Yani olarak olmuyor. Ben kendi içimde köpeklerle havlaşmak yerine, onlarla konuşan bir çocuk buldum o an... Kafasını okşamak, dost olmak için ikna eden... Havladığında “peki” diyip, sevilmek istemeyişine saygı gösterip, yine de köpekleri çok seven...
Şimdi kendi çocukluğumu arıyorum, en sevdiğim Yoganın içinde...
Hikayeler düşlüyorum. Oyunlar oynuyorum içimde...
Tüm bunları benim gibi başka çocuklarla paylaşmak için sabırsızlanıyor,
ve bazı çocukların havlamaktan yada havlayandan çekinmesini anlıyorum.
Biz stüdyonun bir duvarından diğer duvarına kurbağa gibi zıplarken, yada çember olup beraber kol kola girip uçak pozu yaptığımızda aklımdan sadece “ çocuklar bunda ne eğlenir ama” diye geçiyordu. Yaş ortalamamız 25- 40 arasındaydı. Hepimizin buraya geliş nedenleri farklıydı. Bir grup ana okul öğretmeniydi, bir grup kreşte çalışıyordu, pedagog vardı aramızda, anneler vardı sonra, bir de benim gibi bir kaç eğitmen... Hepimiz çocukca bir nedenden gelmiştik oraya...
Kendi nedenimi kursun ilk başladığı gün, tanışma kısmında söylemiştim. “Hepimizin içinde bir çocuk var. Ben de bu yüzden burdayım”...
Tüm ders boyunca içimdeki büyüğü, dersi ve oyunları öğrenmek için örgütledim. Notlar aldım durdum... Fakat içimdeki çocuğu bulmakta zorluk çektim. Yanımdaki matta köpek duruşunda havlayan kadınlar vardı ve ben her havlayışta irkildim. Tanrım ben nasıl bu kadar büyümüştüm..
Eve geldiğimde, geçirdiğim günden keyif aldığımı biliyordum. Ama bir yandan da sorup durdum, köpek pozunda neden havlayamadığımı... :) Oysa tüm gece rüyamda bir hikayenin içindeydim. Denizde taş oldum, ağaç oldum, balık oldum öğrendiklerimin eşliğinde... Hikaye de köpek duruşu yoktu, havlayamam diye belki de...
Dersten sonra bir hafta normal hayata devam ettim. Ama bu soru aklımın bir köşesinde durdu... Büyümüş çocuklara baktım durdum öylece... Olur da benim gibi irkilmesinler diye, İçimden havlar gibi yaptım onlara sessizce...
Sonra cevabı sokaktaki bir köpek ile göz göze geldiğimde buldum. Çocuk olmak, olmamayı gerektiriyor. Yani olarak olmuyor. Ben kendi içimde köpeklerle havlaşmak yerine, onlarla konuşan bir çocuk buldum o an... Kafasını okşamak, dost olmak için ikna eden... Havladığında “peki” diyip, sevilmek istemeyişine saygı gösterip, yine de köpekleri çok seven...
Şimdi kendi çocukluğumu arıyorum, en sevdiğim Yoganın içinde...
Hikayeler düşlüyorum. Oyunlar oynuyorum içimde...
Tüm bunları benim gibi başka çocuklarla paylaşmak için sabırsızlanıyor,
ve bazı çocukların havlamaktan yada havlayandan çekinmesini anlıyorum.
.
.
16 yorum:
Sevgili Brajeshwari;
Öncelikle hoş geldin, özlettin kendini.
Yoga çalışmalarınızın kişinin içindeki çocuğu çıkarmasına çok yardımcı olacağına inanıyorum.Ancak denizde taş olup kendini dalgaların sürtünmesine bırakabiliyor, ağaç olup kollarını açıp hareketsiz aynı yerde durabiliyor, balık olup bir sağa bir sola hep ağzını oynatabiliyorsan sessizce, senin içindeki çocuk sessiz uslu bir çocuk demek ki.Havlayamaman neden kötü olsun?Sevgilerimle.
kendini arayaşın bu denli naif anlatıldığı kaç yazı okudum diye düşündüm... kelimelerinle akıp gidiyor insan ve fark ediyor içindeki çocuğun ne istediğini: sessizce sevebilmek bir köpeği, o isterse tabi...
iyi haftalar, sevgiyle...
ben de "çok sevdim yazını" diye yazacakken Evren'in yorumu da çok hoşuma gitti... Van minüts dedim kendi kendime. Daha da yazmam ben.
Çocuk olmak aslında hiç dokunulmamış olmak demek bence. Ona dokunulupta beynine yerleştirilmeye başlandı mı etiketler. Köpekler de havlayanlar havlamayanlar, korkulacaklar, sevilecekler diye ikiye ayrılmaya başlıyor. Daha önce hepsi sadece köpek iken. Özlemişim çok oldu naif satırlarına dokunmayalı. Sevgiler:)
ben dışarıdan kimim nasıl gözükürüm , hakkımda ne düşünülür hisseder bilirim hep , ama sadece çok yakınımdakiler görebilir içimdeki çocuğun hala yaşadığını ; hemde dokunulmamaış saflıkta , halim hareketim başkadır birbaşıma kaldığımda ne yaşıma yakışırır ne utandırır ; sevecen işte ; çocuk değilmi =)
ben ise senin çok iyi bir çocuk yogası eğitmeni olacağını düşünüyorum. demek senin içindeki çocuğu biz dışarıdan görebiliyoruz :) gör bak, az kalmış; sen de çabucacık kavuşursun ona.
izmir'den kocaman sevgiler
Sevgili Burcu, belki de çocukken de köpek taklidi yapmayı sevmiyorduk biz :D Çocukluğu yakalamaya çalışırken başkasınınkini değil kendimizinkini bulmalıyız bence :D İçindeki çocuk yerli yerinde , belki de o sadece boya kalemlerini falan seviyordur :)
Bende meditasyon ve yoga ile yakından ilgileniyorum. Osho bir kitabında, o doğduğumuz bebek olduğumuz ana geri dönmek için bu kadar çaba gösterdiğimizi söylüyor. Düşünsenize koskocaman bir sevgi topu gibi dünyaya geliyoruz. Ardından insanlığımızı kaybediyoruz. Sonra yeniden bebek ve çocuk olmak için uğraşıyoruz. Sevgiler (:
Çocuk yogası öğreniyorsun demek... Harika!!! Çocuklara bu işi çok iyi öğreteceğini düşünüyorum.
Muhteşem! Çok imrendim, deli gibi kıskandım. Lütfen çocuklarla yoga deneyimlerini sık sık paylaş bizimle. Çok ama çok mutlu olurum doğrusu... Kucak dolusu sevgiler....
benden önce gelenler zaten fazlasıyla yazmışlar ben birşey ekleyemedim onca kelimenin üzerine. ama senden öğreneceğim daha ne çok şey var diye de düşünmeden edemedim :))
p.s: bu arada bu yorumu ancak evden yazabildim :))
Senin yoga ögretecegin cocuklari ben simdiden kiskandim, aralarinda olmak icin neler vermezdim..
@sufi ‘cim
çok teşekkür ediyorum…Beni hiç yalnız bırakmadığın için… Bu çocuk seni çok seviyor…
@Evren
Ben anladığın için teşekkür ederim fesleğenlerin annesi ..:)
@Abi
Beni hep gülümsetiyorsunuz…İyi ki varsınız…
@ Haşim A.
Ben zaman bulamamaktan yakınırken, çoğunuzu okuyamiyorum bile..Ama biliyorum ki oradasınız…Bu beni iyi hissettiriyor… Çok teşekkürler…
@Batuhan Doğu Alkaya
Ne güzel anlatmışsınız satırlarınızda…. Yorum için teşekkürler..
@zeynepa
Umarım Zeynep’cim.. Beni yüreklendirdiğin için teşekkür ederim..
Aslı arkadaşımı kocaman öperim…:)
@ Handan
Gerçekten dediğine katılıyorum Handan… Mesela ayı taklidini çok eğlenerek yapabiliyorum :)
Teşekkürler…
@ Galadriel Ar Feiniel
Hep o saf hali özlüyoruz sanırım. Zaten çocuklar hatırlıyor nereden geldiklerini..Belki de ondandır bu geri dönme isteği…
Teşekkür ederim.
@ Basak
Ya da çocuklar bana çok iyi öğretecek.Ondan emin değilim..
Öpüyorum.
@ Fortunata
Seninde böyle bir şeye katılman gerekli !… Öylesine çoşkuyla ve zevkle yapabilirsin ki çocuk yogası eğitimini… Lütfen araştır…
@ beenmaya
Canım, ikimizde birbirimizden çok şey öğreniyoruz ve çok güzel şeyler paylaşıyoruz. Mesafelerimize rağmen, kocaman adımlar atıyorsun yüreğime… İyi ki varsın…
@ Belgin
Çok teşekkürler ama henüz çok amatör olabilirim. Henüz yetişkinlere yaptırdığım derslerde kimse yere yuvarlanıp, ağlama krizine girmediği için – çocuklara ders verirken ne yapacağımı açıkçası bende bilmiyorum.Bakıp, göreceğiz.
Sevgili Sufi ile aynı fikirdeyim, senin içindeki çocuk sakin, uslu ama muzur çok muzur..biliyorum ;))
isterse öyle bir havlar ki... ama havlamaktan çok daha güçlü iletişim yollarını bilen bilge bir çocuk o :)
yapılan tüm yorumlara yürekten katılıyorum...
çok güzel bir yazı olmuş, yaşanılanı anlatırken, eğiten, düşündüren...içindeki çocuğu sorgulayan ve doğruya yönelten...ışık yakarak başkalarının yolunu aydınlatırken, aynı zamanda yansıyan ışıkla kendi yolunu da aydınlatan...
küçük-büyük çocuklar sizden çok şeyler öğrenecekler...
sevgilerimle...
"bulut mu olam, gemi mi yoksa; deniz mi olsam, yosun mu yoksa......." ne o ne o ne o....
çocuk olunmalı...
Yorum Gönder