Hayatınızda ne değişirse allak pullak olur? ya da ne değişirse zorlanırsınız?
Hiç düşünmeyin! İnsanın kendi çemberi sınırlarında dolaşması zordur. Kadere, hayata, gelen değişimin hayrına inanmak daha kolay gelir hepimize... En doğrusu da zaten budur...
Biraz değişiklik isteyebilir insan, bazen sıkılır rutinden... Ama aslında rutinlerdir insana güven veren çoğu zaman... Hayatta boşluklarımız olabilir, yeni olan gelir o boşluğu doldurur, o yenidir, yenilik hep istenir...
4 aydır değişime ne kadar ayak uydurabildiğimi soruyorum kendime... Aslında ayak uydurduğumu sanıyorum. Fakat bazı şartlarım var. Olmazsa olmazlarım... Onlar benimle olsun, değişime ayak uydururum ben... Fakat hayat bu ya, hadi diyor, bu olmazsa olmazlarına çok bağımlısın sen bırak onları, sıfırdan başla, büyü biraz daha....
Hiç düşünmeyin! İnsanın kendi çemberi sınırlarında dolaşması zordur. Kadere, hayata, gelen değişimin hayrına inanmak daha kolay gelir hepimize... En doğrusu da zaten budur...
Biraz değişiklik isteyebilir insan, bazen sıkılır rutinden... Ama aslında rutinlerdir insana güven veren çoğu zaman... Hayatta boşluklarımız olabilir, yeni olan gelir o boşluğu doldurur, o yenidir, yenilik hep istenir...
4 aydır değişime ne kadar ayak uydurabildiğimi soruyorum kendime... Aslında ayak uydurduğumu sanıyorum. Fakat bazı şartlarım var. Olmazsa olmazlarım... Onlar benimle olsun, değişime ayak uydururum ben... Fakat hayat bu ya, hadi diyor, bu olmazsa olmazlarına çok bağımlısın sen bırak onları, sıfırdan başla, büyü biraz daha....
Zaman zaten bunu söylemiyor mu? Değişenler, dönüşenler, dirençlerini bırakanlar, direnmeyenler, bırakarak, sadece olanı izleyerek, müdahale etmeden akışa ayak uyduranların süreçleri başlamıyor mu artık? Zamanın enerjileriyle bırakmaya teşvik ediliyoruz hepimiz, azalarak çoğalıyoruz....
Derslerimi bitirdim geçen hafta... Öğrenciler hiç bitmesin istiyor dersler, ama bitiyor işte... Hocalar değişiyor, mola veriyor bazen, bazen de yeni hocalar geliyor. “ Yaz tatiline çıkmıyorum, taşınıyorum !” diye anlatmam gerekiyor hepsine... Daha taşınmanın, taşımanın, kaldırıp, yeni yerine koymanın ve yeniden başlamanın nasıl bir süreç olacağını bende bilmiyorum.
Düşündükçe içiniz daralıyor önce... Nasıl gideceğim diyorsunuz. Nasıl bırakacağım çocukluğumun geçtiği bu şehri, arkadaşlarımı, evim dediğim dört duvarı, ezberlediğim yolumu, annemi-babamı... Sonra sakinleşiyorsunuz. Nasıl bir kök salmak bu ! görüyorsunuz...
Sonra hayal kurmaya başlıyorsunuz. Olasılıkları düşünüyorsunuz, içiniz hafifliyor... Bu sefer bir taraf hüzünken, bir taraf umuda kanat takıyor. Olur diyorsunuz, değişir herşey...
Dersleri bitirmem ile Ankarada kalma sürecim bitti. Şimdi yaşadığım ev ile henüz bilmediğim ama yeni bir hayat kuracağım evimin içinde yaşıyorum. Öğrencilerimle vedalaştım ama orada yeni başlayacağım yoga derslerimin ve yeni öğrencilerle tanışacak olmanın heyecanı var içimde... Burada ezberlediğim sokakları bırakıyorum geride ama, henüz keşfetmediğim yolları var, manzaraları var İstanbul’un... Dostlarımı bedenen geride bırakıyorum burada, dostluğumuz zaman ve uzaklıklarla sınırlı olmasa da,... ama sevgilime kavuşuyorum ve yeni dostluklara kucak açıyorum... Annemi, babamı burada bırakıyorum, ama ablama ve 9 aylık yiğenim Defne’ye kavuşuyorum...
Ne zor bazen, ne umut verici bir yandan... İçim kalabalık, bir an geliyor bomboş... Gözlerim doluyor, beş dakika sonra çoşkuyla dolabiliyorum...
Hayatta neye sahibiz ki? Evimize, eşyalarımıza, baktığımız manzaraya yada sevdiklerimize, bunların hepsi aslında bizde, bizimle...
Hayat değişiyor, bende hayatın değişiminde akışa kendimi bırakmayı seçiyorum. Seçmek, atmak, havalandırmak, taşımak, koymak, yerleştirmek, yeniden yenileyerek yeninin içinde yaşama katmak herşeyi ve kendimi... hazırım artık... Hazırlandım.
Haftasonu evimin “minik” kaplumbağası, İskender ile yola çıkıyoruz. Önce güneşli, aydınlık ve huzurlu bir ev bulacağız kendimize... Bizi bekleyen o evi bulacağız. Sonra geri dönüp toparlanıp, taşınacağız. İskender neyseki evini sırtında taşıyor, bir bavulu da yok. :)
Bu süreçte çok konuşacak içim... çok dillenecek, biliyorum... Duygulanacak, zorlanacak, umutlanacak, öğrenecek ve alışacak... Bunların hepsini burada bloğumda yazmak istiyorum. Bilmek için, hatırlamak için, okumak için kendimi - içimden geçenleri...
Sadece kısa bir süre için yazmaya bir mola veriyorum,
Artık hareket zamanı.....
Düşündükçe içiniz daralıyor önce... Nasıl gideceğim diyorsunuz. Nasıl bırakacağım çocukluğumun geçtiği bu şehri, arkadaşlarımı, evim dediğim dört duvarı, ezberlediğim yolumu, annemi-babamı... Sonra sakinleşiyorsunuz. Nasıl bir kök salmak bu ! görüyorsunuz...
Sonra hayal kurmaya başlıyorsunuz. Olasılıkları düşünüyorsunuz, içiniz hafifliyor... Bu sefer bir taraf hüzünken, bir taraf umuda kanat takıyor. Olur diyorsunuz, değişir herşey...
Dersleri bitirmem ile Ankarada kalma sürecim bitti. Şimdi yaşadığım ev ile henüz bilmediğim ama yeni bir hayat kuracağım evimin içinde yaşıyorum. Öğrencilerimle vedalaştım ama orada yeni başlayacağım yoga derslerimin ve yeni öğrencilerle tanışacak olmanın heyecanı var içimde... Burada ezberlediğim sokakları bırakıyorum geride ama, henüz keşfetmediğim yolları var, manzaraları var İstanbul’un... Dostlarımı bedenen geride bırakıyorum burada, dostluğumuz zaman ve uzaklıklarla sınırlı olmasa da,... ama sevgilime kavuşuyorum ve yeni dostluklara kucak açıyorum... Annemi, babamı burada bırakıyorum, ama ablama ve 9 aylık yiğenim Defne’ye kavuşuyorum...
Ne zor bazen, ne umut verici bir yandan... İçim kalabalık, bir an geliyor bomboş... Gözlerim doluyor, beş dakika sonra çoşkuyla dolabiliyorum...
Hayatta neye sahibiz ki? Evimize, eşyalarımıza, baktığımız manzaraya yada sevdiklerimize, bunların hepsi aslında bizde, bizimle...
Hayat değişiyor, bende hayatın değişiminde akışa kendimi bırakmayı seçiyorum. Seçmek, atmak, havalandırmak, taşımak, koymak, yerleştirmek, yeniden yenileyerek yeninin içinde yaşama katmak herşeyi ve kendimi... hazırım artık... Hazırlandım.
Haftasonu evimin “minik” kaplumbağası, İskender ile yola çıkıyoruz. Önce güneşli, aydınlık ve huzurlu bir ev bulacağız kendimize... Bizi bekleyen o evi bulacağız. Sonra geri dönüp toparlanıp, taşınacağız. İskender neyseki evini sırtında taşıyor, bir bavulu da yok. :)
Bu süreçte çok konuşacak içim... çok dillenecek, biliyorum... Duygulanacak, zorlanacak, umutlanacak, öğrenecek ve alışacak... Bunların hepsini burada bloğumda yazmak istiyorum. Bilmek için, hatırlamak için, okumak için kendimi - içimden geçenleri...
Sadece kısa bir süre için yazmaya bir mola veriyorum,
Artık hareket zamanı.....
Beni bekleyenleri öğrenmek için yeni bir yolculuğa çıkıyorum...
Aslında herşeyi kendimle götürerek gidiyorum.
Köklerimi başka topraklarla tanıştırmaya gidiyorum......
.
Hazırım...
.
Hazırım...
.
.
.
.
.
13 yorum:
>>> Uzun zamandır yazmamıştım. Nedeni basit kendimce:
yaşadığım şehir, evim, komşularım, yemek yediğim yerler, dolaştığım sokaklar, alışveriş merkezleri ve niceleri... DEĞİŞİYOR.
Telaşlıyım yani. Şaşkınım hatta biraz. Belki şoktayım.
...
Sonra bir gün bir mail geliyor, bazen de bir telefon.
Hayat tekrar anlamını buluyor.
İfadelerdeki tedirginlik yerini anlık gülümsemelere bırakıyor.
Yürek fark ediyor. Herşey değişse de dostluklar hep baki...
Daha önce de yazmıştım değil mi,
"nerede nasıl bırakığınız değil biraraya geldiğinizde nereden başlayabildiğinizdir dostluğunuzu belirleyen" <<<
yazmıştım, 2006dıydı. ülke değiştirmiştim, sonra da şehir, herşey üst üste gelmişti.
sen istanbulla daha güzel olacaksın, ve inanıyorum ki istanbul da seninle...
herşey yüreğinden geçtiği gibi olsun dilerim.
sevgiler...
hazır olduğunu biliyorum. ve bir o kadar da olmadığını aslında içte içe...ama diyecek birşey yok yaşayarak göreceksin işte...ve ben de sana ihtiyacın olsun olmasın el, omuz, yürek veriyor olacağım bu şehirde...
bekliyorum...
hoş olsun gelişin
ve de dilerim kalışın...
Yolun yolculuğun güzel olsun sevgili dost... nedense bu müzik gidişle beraber tüylerimi ürpertti, çok severim bu müziği hep.
düşündüm ne çıkarsa hayatımdan allak bullak olurum, ne beni sudan çıkmış balığa çevirir: eşimin yokluğu. soluksuz kalırım, sudan çıkmış balık olur ölürüm ben o zaman.Ve bunları düşündünce çok korktum kaybetmekten, ve de belki en önemlisi bu bağımlılık duygusundan...
gittiğin yeri güzelleştireceksin.
Bir bir güzellikler seni bulacak.
Merak etme:D
Bak nasıl da gülümsüyorum gördün mü oradan:)
Yaaa çok sevinçliyim... İStanbul seni bekliyor ve kocaman güzellikler, sevgi dolu kalpler... Ben bu yeniliği çok sevdimmmmmmm :)
Değişim ve rutin. Rutinin verdiği güven duygusu. Bu güven duygusunu özlüyorum galiba bu aralar ama değişimin de inanılmaz bir çekilciliği var bir taraftan. Boşver, geride bıraktığını düşündüğün bbir çok şeyi aslında geride bırakmıyorsun. Üstelik yeni gittiğin yer de yepyeni şeyler ekliyorsun üzerlerine. Istanbul'da hayat güzel, özledim İstanbul'u. Herşey çok güzel olur umarım!
iyi yolculular! ben koksuzlerdenim ama rutinin verdigi guven duygusunu cok iyi taniyor ve seviyorum. Korkma her degisimin getirdigi bir suru guzel sey var. gitmeler olmasa ozlemegi bilmezdik.
Nasıl da benzettim, nasıl da ben hissettim... Şimdilik yabancıyım ama destek istersen buradayım, sevgiyle kal, yüzünden gülücek eksik olmasın...
Her sehrin bir hikayesi oldugunu bilen ruhdasim, Ankara'nin seni sarip sarmalayisi, seni buyutusu, seni hayata hazirlayisi, dostluklari, insancilligi, merhameti, sefkati, muhabbeti getirdi simdi teslim ediyor Hoca Istanbul'a. Maddenin otesine gecen yureginde bu manevi yolculukta sabir, guven, teslimiyet diliyorum. Istanbul gibi ogreten yok. Ama yureginde buldun mu huzuru Istanbul'un orta yerinde, doyum olmayacak tadina :) Hep senleyim, izliyorum bile diyemiyorum :) ASKla...
Geride kalanların hüzün ve buruklukla dolu olduğuna eminim ama İstanbul'u senle daha çok seveceklerin de çok çok mutlu olduklarından eminim:) yolun ve kalbin açık olsun...
Hayırlısı Ol sun canım
Gitmek güzeldir. Ama hiç bir gidiş valizinde kendin olmadan yapılamaz değil mi? Bu gidiş ister maddeye ister manaya yapılsın....Umarım götürdüklerinle ve bıraktıklarınla hep mutlu olursun. Sadece mutlu olursun....
yolun açık olsun..iyi gelsin istanbul sana
Yorum Gönder