23 Mayıs 2007

Hayat enerjini kucakla



Bu yazıyı reiki ile tanıştığım zamanlarda kahve molasi sitesi için 9 Ağustos 2005 'te yazmıştım.. Hazır bloğumuz oluşmuşken bu yazıyı da buraya koymak istedim...Yazıda konuşan iki karakter var. Biri ben ve çelişkilerim - diğer konuşan ise bana öğretilerimde yardımcı olan bir melek:)

*
ve izninizle bana hayatımdaki olumlamaların doğruluğunu öğreten ve içimde katettiğim yolda adımlarımı atmamda beni her zaman destekleyen Brajabanita'ya ithaf ediyorum..
*
Güzel ve yeni bir yıla hayat enerjimizi kucaklayarak başlayabilelim dilerim....


-----



Günde en az bir kere kollarını aç dedi bana ”Evrendeki tüm güzelliklere, bolluğa açığım, tüm iyi enerji vücuduma doluyor” demelisin .."Günde en az bir kere kolların açık, hayat enerjisini kucaklamalısın... Burnundan nefes al ve burnundan ver.. Bebekler ilk doğduklarında böyle nefes alır. Onların nefes alışları en doğru nefestir... Zamanla bu nefes tekniğini unuturuz " diye de ekledi.


Peki olur dedim... Bu egzersizi yapmaya başladim..Ne kadar inanılırdı bilmiyorum. Elle tutulur bir sonucu algılamam zor oluyordu. Halbuki bir aspirin yeterdi başımın ağrısını almaya demeden de edemiyordu iskanyar tarafım.. Asprin alırım, zaten psikolojik olarak geçerdi bir süre sonra ağrılarım...

Sonra “evren sınırsız bir kaynak” dedi..”Kendini gürül gürül akan bir şelalenin yanı başında görmeye çalış ....Elinde suyu yakalamak için bir nesne var...Onun büyüklüğü sende olanlar, içine sığdırabildiğin kadarıdır ancak hayat kaynağından aldığın....Eğer elindeki minik bir kap ve sende yeteri kadar hayatın sana insaflı davranmadığını düşünüyorsan suç senin.Hayatı ve kaderini suçlama....Kabını büyütmeyi dene...Hayatın bolluğu herkese yeter...Su hiç bitmez.. Çevrende büyük büyük kaplarla su taşıyanlara bakıp hayıflanma..”

İyi dedim..Şansımın açılmasını mı beklesem acaba dedi öbür yanım.. Su ve büyük kap hayalini sürdürdüm.. Ne kadar inanarak düşlediğimi bilmiyordum.. Yapmam gerekiyordu belki de .. Mucizevi bir beklentiydi ya da.... O gün olan pozitif gelişmeleri aslında şelalenin başında kabımı bol bol doldurduğumla bağdaştıramadım belkide..


Pozitif olmalısın” dedi sonra..”Hayatı ne kadar pozitif algılarsan o kadar pozitif besler hayat seni dedi...Her acının , her mutsuzluğunda bir öğretisi vardır... Bunların senin hayat yolunda öğretilerin olduğunu düşünerek yargıla... Neyi öğrenmen gerektiğini bul... Bir daha, bir daha çıkmaz yoluna aynı sorunlar, eğer ki doğru görebilirsen öğretiyi.. Eğer ki bu doğruları hayatına doğru uygulayabilirsen.. Her ölümün, her düşkırıklığının bile hayatta öğrettiği şeyler vardır..Bunları sevgi ile karşıla... Kendini ve yaşadığını suçlama, karalama...”

Peki dedim. Arkadaşlarıma yaşadıklarımı lanetler okuyarak, ‘hep benim başıma mı gelir’ diye sitem ederek anlattığım geldi aklıma... Biriktirdiğim ne çok öğretim olabileceğini, nasıl karalayıp bilinçaltıma itmiş olabileceğimi düşünüp korktum sonra.. Yine aynı şey, yine aynı sorun bıktım dediklerim...Sonra vurdumduymaz insanlar gözümün önüne geldi... Sıkıntıyı nasıl vurdumduymazlıklarıyla yok ettikleri... Ediyorlar mıydı acaba?

Hastaneye gittiğinde sana doktor hastalığın için gerekli ilacı yazar” dedi.” Ama neden hasta olduğunu sormaz sana.Kendini nasıl hasta ettiğinin farkına var. Düşüncelerin, hayata bakışın, olaylara olan öfken seni hastalandırır. İçine attığın her sıkıntı midene vurur. Eğer mantığın ve duyguların arasında gidip geliyorsan ve gün içinde pişmanlık yaşıyorsan başın zonklamaya başlar. Kendini rahat bırak, yaşadığın herşeyin sana verdiği birşey vardır. Unutma ki, hayata nasıl sevgiyle yaklaşabildiğin, yaşadıklarınla ne kadar barışık olduğun ve neyi öğrenmen gerektiğidir önemli olan.."

Anladım dedim.Başıma ağrı saplanmaya başladı. Bunca içtiğim asprin, talcidler geldi aklıma. Bende vucudum artık bu ilaçlara bağımlılık yapıyor diye düşünmeye başlamıştım oysa...


Aslında sinirlendiğin kendindir” dedi. “Kime kızıyorsan o senin aynandır aslında... Karşındakinin yada yaşadığının bilinçaltına attığın hangi şeye takıldığını sorgula, öfkelenmek yerine.. Unutma ki insan egosu olan bir canlıdır. Zaafların ve korktularınla barış... Seni sinirlendiren patronun, arkadaşın, sevgilin değildir. İçindeki korkuların, insanların farkına varmalarından korktuklarındır. Onlarla barış, göreceksin herşey daha kolay olacak”

İyi de dedim içimden.... Patronun bana yetiştiremediğim bir iş için bağırması gereksizdi diye aklımdan geçti... Bu kadar çalışıyorum bir kere geciktirsem ne olur, böyle bir hakkım yok mu bunca emeğimin karşılığında diye düşünmeden edemiyordum. Öfkeliydim çünkü bana gereksiz sitem etmişti.

“Kendini sev” dedi."Kendini sevebildiğin kadar sevilirsin..Kendini güzel bulduğun kadar güzel ,mutlu hissettiği kadar ,mutlu görünürsün. Başarılı bulduğu kadar başarırsın..Hepimiz çok güçlüyüz...Kendimizi anlamaya başladığımızda hayatın bunca karmaşık olmadığını göreceksin..Neye inanmayı seçersen, o senin için gerçek olur unutma. Her sabah kalktığında aynaya bak ve ‘kendimi seviyor ve olduğum gibi kabul edebiliyorum’ diyerek güne başla...Göreceksin buna inandığın zaman herşey farklılaşacak.

Başarısız değilim demek seni başarılı değil başarısızlıkla başarı arasında gel-gitte bırakır. Her ‘Başarılıyım’ olumlaması sana güç verir,başarmaya adım atarsın. Sözcüklerin sihrine inan..Kendine söylediklerinde olumsuzluk eklerini kaldır...hayatımızda ne çok olumsuz onaylama yapıyoruz farkında mısın?..Başarısız değilim, hasta değilim, hep beni mi bulur, nasılsın sorusuna fena değil-idare ediyoruz...Bunları gözlemlediğin zaman farkına varacaksın ne demek istediğimi.."



Hayat hepimize sunulmuş özel bir hediye.. hepimiz kendi deneyimimizi yaşıyoruz... Öğrendiğimiz kadar içsel yolculuğumuzda adımlar atıyoruz.. Hayata güven, evren bolluk içinde ve herkese ihtiyacı olanı verir. Buna inan.


Şimdi kendin için iyi bir başlangıç yap.
Gözlerini kapa... kollarını kocaman aç ve derin bir nefes al...

“ Evrendeki tüm güzelliklere ve bolluğa açığım, tüm iyi enerji vücuduma doluyor”


Kollarımı açtım ve evren beni ışıkla doldurdu..
Gözlerimi açtığımda ışıktım artık..

Hiç yorum yok: